1800 gün Hizmeti Olup Ölen Devlet Memurlarının Hak Sahiplerine Ölüm Aylığı

1 Ekim 2008 tarihinden önce devlet memuru olarak görev yapmakta iken vefat eden, ancak toplam hizmet süresi 10 yıldan az olması nedeniyle dul ve yetimlerine aylık bağlanamayan devlet memurlarının 1800 gün hizmetinin bulunması halinde dul ve yetimlerine ölüm aylığı bağlanacaktır.
5510 sayılı SS ve GSS Kanunu’nun 32 maddesiyle getirilen düzenlemeyle, 1 Ekim 2008 tarihinden önce 5434 sayılı Emekli Sandığı’na göre vefat eden devlet memurlarının eş, çocuk, ana ve babasının ölüm aylığı alabilmesi için devlet memurunun ölmeden önce en az 10 yıllık hizmeti bulunması şartı 1 Ekim 2008 tarihinden itibaren 1800 güne, yani 5 yıla indirildi.
1 Ekim 2008 öncesi, 10 yıl hizmet şartı nedeniyle ölüm aylığı alamayan hak sahipleri SGK’ya başvurmaları halinde, başvuru tarihini takip eden aybaşından itibaren dul ve yetim aylığı bağlanacaktır.
Hak sahiplerinin memurun vefatından sonra toptan ödeme şeklinde Emekli Sandığından belli tutarda para almaları halinde 1800 günü tekrar ödeyerek ihya etmeleri durumunda aylık bağlanacaktır.
Ölüm Aylığı’nın Dağılımı:
Vefat eden devlet memurunun,
- Dul eşine %50, hak sahibi çocuğu bulunmayan eşine, ülkemizde ve yabancı bir ülkede sosyal güvenlik kapsamında çalışmayan veya aylık almayan eşine ise %75, - Ülkemizde ve yabancı ülkelerde sosyal güvenlik kapsamında çalışmayan veya kendi sosyal güvenli nedeniyle aylık almayan çocuklarından,
- 18 yaşını, lise ve dengi öğrenimde 25 yaşını, yüksek öğrenimde 25 yaşını doldurmayan erkek çocuklarına,
- Maluliyet oranı %60 ve üzeri olanlara,
- Yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla birlikte sonradan boşanan veya dul kalan kız çocuklarının
Her birine %25 oranında,
- Annesi ve babası olmayan, sonradan bu duruma düşen, ana ve babası boşanmış olan ve kendisinden başka ölüm aylığı alacak kimse bulunmayan çocuklara %50 oranında aylık bağlanır.


Devamını Oku!

Yaş şartı nedeniyle emekli olamayanlar nasıl sağlık yardımı alabilir?

Emeklilik için gerekli olan sigortalılık süresi ve prim gün sayısı şartlarını yerine getirmiş ancak, yaşı nedeniyle emekli olamayan vatandaşlarımız sadece genel sağlık sigortası primi ödeyerek sağlık yardımı alabilirler. Sadece genel sağlık sigortası primi ödeyerek genel sağlık sigortası kapsamında ücretsiz sağlık hizmeti almak mümkün. Bunun için, Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürlüğü ve Merkezlerine başvurarak genel sağlık sigortalısı istenilmesi durumunda, SGK genel sağlık sigortalısı olmak isteyeni gelir testi için yeşil kart merkezlerine yönlendirecektir. Yeşil kart merkezleri(kaymakamlıklar) gelir testinde genel sağlık sigortalısı olmak isteyen kişinin ailesinin aylık gelirinin ailedeki kişi başına düşen miktarını belirleyecektir. Kişi başına düşen gelir;
- Asgari ücretin 1/3 nünden( 222 TL den) az olanlar prim ödemeden genel sağlık sigortalısı olacaklar (Primleri hazinece karşılanacak)
- Asgari ücretin 1/3 ü(222 TL) ile asgari ücret(666 TL) arasında olanlar, asgari ücretin 1/ 3 nün yüzde 12’i kadar, yani 27 TL (222 x %12),
- Asgari ücret ile asgari ücretin iki katı arasında olanlar asgari ücretin yüzde 12’si kadar, yani 80 TL ,
-Asgari ücretin iki katından (1.332 TL) fazla olanlar asgari ücretin iki katının yüzde 12’si tutarında, yani 160 TL( 1.332 x % 12) genel sağlık sigortası primi ödeyerek genel sağlık sigortalısı olabilecekler.
Ayrıca, gelir testini yaptırmayı kabul etmeyenler ya da gelir testine gerek yok neyse öderim diyenler, asgari ücretin iki katının üzerinden yani 160 TL prim ödeyerek genel sağlık sigortalısı olabilecekler

Devamını Oku!

İş Kazası ve Meslek Hastalığı Sonucunda Ölen Sigortalının Çocuklarına Gelir Bağlanması

Ölüm geliri ölüm aylığından farklı olarak, iş kazası ya da meslek hastalığı sonucunda ölen veya iş kazası ya da meslek hastalığı sonucu sürekli iş göremezlik ödeneği almakta iken ölen sigortalıların ve kendi adına ve hesabına bağımsız çalışan sigortalıların hak sahibi olan eş, çocuk, ana ve babasına 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 20. maddesi kapsamında bağlanmaktadır. Ölüm gelirinde ölen sigortalının belli bir süre sigortalı bulunması ya da belirli prim ödeme gün sayısının bulunması şartı aranmaz. Bu çalışmamızda, iş kazası veya meslek hastalığı sonucunda ölen sigortalının hak sahibi çocuklarına bağlanan geliri inceleyeceğiz.
Çocuklar için ortak şartlar:

Ölüm geliri bağlanmasında evlilik bağı içinde doğan çocuklar hak sahibi sayılır. Diğer taraftan, Medeni Kanun’a göre, sigortalı tarafından evlat edinilmiş, tanınmış veya nesebi düzeltilmiş yahut babalığı hükme bağlanmış üvey çocuklarda öz çocuklar gibi ölüm geliri alırlar.
Ölüm gelirini almak için çocukların, 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmaması ve kendi sigortalılıkları nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış olması gerekir. Haklarında iş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık sigortası hükümleri uygulanan; ceza infaz kurumları ile tutukevleri bünyesindeki tesis, atölye gibi yerlerde çalıştırılan, Mesleki Eğitim Kanunu kapsamında aday çırak, çırak ve işletmelerde öğrenimlerinden dolayı zorunlu staja tabi tutulan çocuklar ile Türkiye İş Kurumu tarafından düzenlenen mesleki kurslara katılan çocukların kısa vadeli sigortalılığı ölüm geliri almalarına mani değildir.
Çocukların Erkek ve Kız olmalarına göre,
Erkek Çocukları:

Yukarıdaki ortak şartın dışında, öğrenci olmaması durumunda 18, lise ve dengi okulda 20, yüksek öğrenim yapması halinde 25 yaşını doldurmamış olması şarttır. Lise ve dengi okulun 20, yüksek öğrenimin 25 yaşından önce bitirilmesi halinde, ölüm gelirleri 20 yaş ve 25 yaşı beklemeden kesilir. Ancak, lisans eğitimini 21 yaşında bitirip, yüksek lisans yapılması durumunda öğrenim gördüğü zaman bu gelir 25 yaşını dolduruncaya kadar kesilmez. Açıköğretim’de öğrenim görenlerde eğitimlerine devam etmek şartıyla 25 yaşına kadar gelir alırlar.
Erkek çocukların durumlarına uygun yukarıdaki yaş şartlarını aşmamak kaydıyla evlenmeleri durumunda gelirleri kesilmez.
Kız Çocukları:
Yukarıdaki ortak şartların dışında, kız çocukların ölüm geliri almaları için yaşları ne olursa olsun evli olmaması, evli olmakla birlikte sonradan boşanması veya dul kalması şarttır. Kız çocuklarda belli yaşlara kadar erkek çocuklardaki gibi öğrenci olmalarında yaş şartı aranmaz. Eşinden boşanan kız çocuklarının boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı tespit edilmesi durumunda gelirleri kesilir. Kız çocuklarının, sosyal güvenlik kapsamında gerek ülkemizde gerekse yabancı bir ülkede çalışmaması, kendi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almaması durumunda ölünceye kadar ölüm geliri alırlar.
Malul Çocuklar:
İş kazası veya meslek hastalığı sonucunda ölen sigortalının malul çocuğunun ölüm geliri alabilmesi için, yukarıdaki ortak şartların dışında, Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Kurulu Raporu ile çalışma gücünü en az %60 oranında yitirmiş olması gerekir. Malul çocuklarda yaş, öğrencilik niteliği ve bekar olma şartı aranmaz.
Ölüm Geliri Başvuru Şartları:
Ölüm gelirine, kurumdan alınacak tahsis talep dilekçesi ile yazılı olarak başvurulur. Tahsis talep dilekçesine aşağıdaki belgeler eklenerek,
- 18 yaşını doldurmayanlar hariç, lise ve dengi öğrenimde 20 yaşını, yüksek öğrenimde 25 yaşını doldurmayan erkek çocukların okudukları okul ve üniversitelerden alacakları öğrenci belgesi,
- 15 yaşından büyük çocuklar bir adet vesikalık (belgelik) fotoğraf,
- Malul çocuklar için sağlık kurulu raporu

ile Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürlüklerine veya Merkezlerine başvurulur.
Ölüm Gelirinin Çocuklara Paylaştırılması:
Ölüm geliri hak sahiplerinin tahsis talebinde bulunduğu tarihi takip eden aybaşında başlar. Örneğin, 15.05.2009 tarihinde ölen sigortalının hak sahibi çocukları, 22.05.2009 tarihinde Sosyal Güvenlik Kurumu’na ölüm geliri bağlanması için tahsis talebinde bulunmaları durumunda, 1.06.2009 tarihi itibariyle gelir bağlanır.
Sigortalının geliri aşağıdaki şekilde çocuklarına paylaştırılarak:
- 18 yaşını, lise ve dengi öğrenim görmesi halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim görmesi halinde 25 yaşını doldurmayanlar için %25’i oranında,
- Sağlık kurulu raporu ile çalışma gücünün en az %60’ını yitirmiş olanlar için %25’i oranında,
- Yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla birlikte sonradan boşanan veya dul kalan kız çocuklarına %25’i oranında,
- Çocuklardan sigortalının ölümü ile anasız ve babasız kalanlar veya sonradan anasız ve babasız kalanlar, ana ve babası arasında evlilik bağı bulunmayan veya sigortalının ölüm tarihinde evlilik bağı bulunmakla beraber ana veya babaları sonradan evlenenler ile kendisinden başka gelir almayan hak sahibi bulunmayanlara %50’si oranında
ölüm geliri bağlanır…
Örneğin;
Sigortalının ölümü halinde anasız ve babasız kalan 2 çocuk için,
1. Çocuğa: %50
2. Çocuğa: %50 oranında gelir bağlanır.
Ölüm Gelirinde Zamanaşımı:
Ölüm geliri sigortalının ölüm tarihiyle hak kazanılır. Ölen sigortalının hak sahipleri, ölüm tarihinden itibaren 5 yıl içinde Sosyal Güvenlik Kurumu’na tahsis talep dilekçesi ile yazılı talepte bulunmamaları halinde, 5 yıl içinde istenmeyen kısmı zaman aşımına uğrar ve haklı bir mazeret olmaması durumunda ödenmez. Bu durumdaki hak sahipleri başvurdukları tarihten sonra ölüm geliri alırlar. Haklı mazeretleri olduğunu ispat etmeleri durumunda zamanaşımı hükmü uygulanmaz.
Son olarak, Eski Bağ-Kur yeni 4(b) kapsamında sigortalıların çocuklarına ölüm geliri bağlanabilmesi için, ölen sigortalının genel sağlık sigortası dâhil prim ve prime ilişkin hiçbir borcu bulunmaması ve her türlü borcunun ödenmiş olması gerekir.


Devamını Oku!

Ölen Çiftçinin Kayıt ve Tescilini Hak Sahipleri Yaptırabilir…

2926 Sayılı Tarım Bağ-Kur’u kapsamında bulundukları halde, tarımsal faaliyette veya hayvansal faaliyette bulunup Bağ-Kur’a kayıt ve tescilini yaptırmadan ölen çiftçilerin hak sahipleri (eşi, çocukları, anne ve babası) talepte bulunmaları halinde, çiftçilerin ölmeden önce sattıkları tarımsal ve hayvansal ürünlerden yapılan prim kesintilerine veya müstahsil makbuzlarına istinaden vefat eden çiftçinin sigortalılık tescilini yaptırabilirler.
Konuya ilişkin açıklamalar, 2009/35 Sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu genelgesiyle yapıldı.
Genelgeye göre;

“2926 sayılı Kanun kapsamında bulundukları halde Kuruma kayıt ve tescillerini yaptırmayan, Kurumca da re’sen tescil edilemeyen ve vefat etmeden önce sattıkları ürün bedellerinden tevkifat (kesinti) yapılan çiftçilerin hak sahiplerinin talepte bulunmaları halinde, 7 Seri Numaralı Tebliğ ve 13.06.2007 tarihli ve 2007/44 numaralı Genelge hükümleri doğrultusunda, vefat eden sigortalıların tevkifata istinaden geriye dönük tescillerinin yapılarak tevkifatın yapıldığı tarihi takip eden aybaşından itibaren sigortalılıkları başlatılacaktır.
Ayrıca, vefat eden sigortalının hak sahiplerinden tevkifata istinaden tescil yapılması için talepte bulunan, ancak geriye dönük tescil yapılamayan, tevkifata istinaden tescillerinin yapılması için dava açan ve halen bu davaları devam edenlerin, il müdürlüklerince yazılı olarak bilgilendirilecek, hak sahiplerinin kendi istekleri haricinde davalarından feragat etmeleri istenmeksizin işlemleri yapılacak…”
Ölen çiftçinin hak sahibi, (eşi, çocukları, ana ve babası) tarımsal veya hayvansal faaliyetin yapıldığına ilişkin, ziraat odası kaydı, ziraat odası kaydı bulunmaması halinde, kesintiye esas ürüne ilişkin kamu kurum ve kuruluşlarının, meslek kuruluşlarının, kooperatif veya birliklerin kayıtları ile bunların da bulunmaması durumunda ürün satış ve teslimine ilişkin makbuz ve belgelerle Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürlüğü veya Merkez Müdürlüklerine başvurarak kayıt ve tescil yaptırabilir.
Kurumla davalık olanlarda, davalarından vazgeçerek gerekli belge ve evraklarla tescillerini yaptırabilirler.
Dul ve Yetim Aylığı
Vefat eden çiftçinin hak sahipleri, ölüm aylığı için gerekli en az 1800 prim gün sayısı şartını yerine getirmeleri durumunda eşleri dul ve çocukları yetim aylığı hakkı kazanabilirler.

Devamını Oku!

Doğum Yapan Kadına Geçici İş Göremezlik Ödeneği

Hizmet akdi ile herhangi bir işyerinde çalışan kadınlar (4/a kapsamındaki – eski SSK’lı) ile muhtarlar, kendi adına ve hesabına çalışan sigortalı kadınların (4/b kapsamındaki-eski Bağ-kur’lu) analık hallerine bağlı olarak, doğumdan önceki ve sonraki 8 haftalık, çoğul gebelik halinde 10 haftalık çalışmadıkları her gün için kendilerine geçici iş göremezlik ödeneği verilir. Geçici iş göremezlik ödeneği, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 18. Maddesi ile belirlenmiş olup, eski Bağ-kur kapsamındaki sigortalılar da ilk kez 1 Ekim 2008 tarihinden itibaren geçici iş göremezlik ödeneği almaya başlamıştır. Bu yazımızda, Kısa vadeli sigortalar kapsamında doğum sürecinde sigortalı kadınlara çalışmadıkları süreler için ödenen geçici iş göremezlik ödeneğinin anlatacağız.
Geçici iş göremezlik ödeneği için;
- Doğum yapan kadının sigortalılık niteliğinin sona ermemesi, (Gebelik istirahat süresinin başladığı tarihten sonra başlarsa doğum yapan kadına geçici iş göremezlik ödeneği verilir.)
- Doğum tarihinden önceki bir 1 yıl içinde en az 90 gün kısa vadeli sigorta primi bildirilmiş olması,
- Geçici iş göremezlik döneminde işyerinde çalışmaması,
- Doğum olayının gerçekleşmiş olması
gerekir.
4/b kapsamındaki, muhtarlar ile kendi adına ve hesabına çalışan sigortalı kadınların geçici iş göremezlik ödeneği alabilmesi için, genel sağlık sigortası dahil prim ve prime ilişkin herhangi bir borcunun olmaması gerekir.
Geçici İş Göremezlik Ödeneği Verilecek Süre:
Gebelik geçici iş göremezlik süresi:
Sigortalı kadının, doğum öncesi 8 haftalık (56 gün) veya çoğul gebelik halinde 2 haftalık süre daha ilave edilerek 10 haftalık (70 gün) sürede istirahata ayrıldığı tarih ile doğum yaptığı tarih arasında ödenen geçici iş göremezlik ödeneğidir.
Örneğin, 01.01.2009 tarihinde 8 haftalık doğum öncesi istirahata ayrılan ve 15.02.2009 tarihinde doğum yapan sigortalı kadına 01.01.2009 ile 14.02.2009 tarihleri arasındaki süre için geçici iş göremezlik ödeneği ödenecek olup, doğum öncesi 8 haftalık süre tamamlanmadan önce doğum yaptığı için kalan süre doğum sonrası geçici iş göremezlik ödeneğine eklenmeyecektir.
Örnek, doğum iznine ayrılan, ancak doğumu 56 veya 70 günden sonra olan sigortalılara 56 veya 70 günden fazla gebelik geçici iş göremezlik ödeneği ödenmeyecek olup, aşan süreler hastalık sigortası kapsamında değerlendirilecektir.
Doğuma 3 Hafta Kalıncaya Kadar Çalışma:
Doğumuna 8 veya çoğul gebelik halinde 10 hafta kaldığı halde, doktor raporu ile doğumuna 3 hafta kalıncaya kadar işyerinde çalışmaya devam eden sigortalı kadının, doğumuna 3 hafta kaldığına dair alacağı rapora istinaden işyerinde çalıştığı 35 gün (5 hafta) doğum sonuna ilave edilerek doğum sonu (analık) iş göremezlik ödeneği 91 gün olarak, çoğul gebelikte ise 105 gün olarak ödenir.
Sigortalı kadının doktor raporuna istinaden çalıştığının ve doğum izninin başlama tarihinin tespiti için düzenlenecek raporda “Gebelik normal/çoğul gebeliktir. Doğuma ….. hafta kalmıştır. Sağlık durumu, doğuma üç hafta kalıncaya kadar çalışmasına uygundur.” İfadelerine yer verilecek ve mutlaka rapora düzenleme tarihi ile poliklinik protokol numarası yazılacaktır. Rapora göre, raporun düzenleme tarihi, doğum öncesi izninin (8 veya 10 haftalık) başlama tarihi kabul edilecektir.
Doğumuna 8 hafta kaldığı halde 3 hafta kalıncaya kadar çalışabileceğine dair doktor raporu alan sigortalı kadın, 3 haftadan önce doğum yaparsa, işyerinde çalışmadığı süre kadar gebelik iş göremezlik ödeneği ödenir. Ayrıca rapor tarihi ile doğum yaptığı tarih arasındaki işyerinde çalıştığı süreler de doğum sonrası(analık) süresine ilave edilir.
Doğumuna 8 hafta kalan, 3 hafta kalıncaya kadar doktor raporu ile çalışabilir izni verilen kadın sigortalının 3 haftadan fazla bir süre sonra doğum yapması halinde, işyerinde çalışmadığı süre kadar gebelik geçici iş göremezlik ödeneği ödenir. Ödenen süre de, gebelik öncesi 56 günlük süreden düşülerek kalan süre, doğum sonrası geçici iş göremezlik süresine ilave edilir.
Analık (Doğum sonrası) geçici iş göremezlik
Sigortalı kadının doğum yaptığı tarihten sonraki 8 haftalık çoğul gebelikte ise 10 haftalık süre varsa raporlu olması durumunda doğum öncesi artan süreleri kapsamaktadır. Normal şartlarda, analık geçici iş göremezlik süresi 56 günü geçmeyecektir. Ödenekte 56 günden fazla olmayacaktır.
Geçici İş Göremezlik Ödeneği
Sigortalı kadının doğum öncesi ve doğum sonrası süreler için alacağı geçici iş göremezlik ödeneği;
- Yatarak tedavilerinde günlük kazancının yarısı,
- Ayakta tedavilerde ise günlük kazancının 2/3 kadar
verilir.
Geçici iş göremezlik ödeneği için günlük kazancın hesabında, sigortalı kadının doğum yaptığı tarihten önceki bir yıllık sigortalılık süresindeki son üç aylık prime esas kazançlarının prim gün sayısına bölünmesiyle çıkan kazanç dikkate alınır.
Örneğin, prime esas aylık kazancı asgari ücret düzeyinde (666 TL) olan bir sigortalı kadının günlük prime esas kazancı 666/30= 22.20 TL dir.
- Yatarak tedavi durumlarında, geçici iş göremezlik ödeneği alacağı her bir gün için 11,10 TL,
- Ayakta tedavi durumlarında, geçici iş göremezlik ödeneği alacağı her bir gün için 14,80 TL
Günlük geçici iş göremezlik ödeneği verilir..
Geçici iş göremezlik ödeneği alabilmek için doğum tarihinden önceki bir yıllık sürede aranan 90 günlük primi ödenmiş günlerin hesabında, istirahat raporu alınan tarih ile doğum yapılan tarih arasındaki işveren tarafından ödenen primler dikkate alınmaz. Yani, doktor raporu verildiği tarih ile doğum tarihleri arası gebelik geçici iş göremezlik süresi sayıldığı için, bu dönemdeki sigortalı kadın adına ödenen primler 90 gün hesabında dikkate alınmadığı için, örneğin, doktor raporu tarihinden önceki sürede 89 gün ödenmiş prim gün sayısını, doktor raporu verildiği tarihten sonraki sürede ödenen primlerle 90 güne tamamlamak mümkün değildir. Bu durum, doktor raporu alan sigortalı kadının geçici iş göremezlik süresinde işyerinde çalışmamasından dolayıdır.
Doğum Raporu alarak, doğum iznini başlatan sigortalı kadının doğum iznini aldıktan sonra son bir yıldaki 90 günlük primi ödenmiş gün sayısı şartını yerine getirmesi halinde, hizmet akdi ile çalışan kadınının işten ayrılsa da veya kendi adına ve hesabına çalışan sigortalı kadının sigortalılığı sona erse de geçici iş göremezlik ödeneği alır.


Devamını Oku!

Özürlü Bağ-Kur’lulara Erken Emeklilik…

5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu yürürlüğe girmeden önce, ilk defa çalışmaya başladıkları tarihten önce çalışma gücünü %60 ve üzeri kaybeden 4/b (Bağ-Kur) sigortalılar özürleri nedeniyle erken emekli olamazken, 1 Ekim 2008 sonrası özrü nedeniyle erken emekli olma imkanına kavuştular.
Bağ-Kur sigortalıları için ilk defa getirilen bu uygulama ile, ilk defa çalışmaya başladığı tarihten önce çalışma gücünün veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az %60’nı veya daha fazlasını kaybeden bu nedenle normal malullük emekliliği hakkından yararlanamayan Bağ-Kur sigortalıları, yaşları ne olursa olsun en az 15 yıldan beri sigortalı bulunmak ve en az 3960 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına yani uzun vadeli sigorta kollarına prim ödemek kaydıyla yaşlılık aylığı bağlanacaktır.
Bağ-Kur (4/b) sigortalılardan 1 Ekim 2008 tarihinden itibaren emeklilik başvurusunda bulunanlar için emeklilik talepleri şartlarını yerine getirmeleri durumunda yeni düzenleme hemen uygulanacaktır.
Bağ-Kur sigortalılardan (4/b) talepte bulunanların, 1 Ekim 2008 tarihinden önce almış oldukları özür durumunu gösteren sağlık kurulu raporları dikkate alınmayıp, öncelikle ilgili hastaneye sevki yapılarak özürlü sigortalıların yeni tarihli sağlık kurulu raporu almaları ve aldıkları bu raporla emeklilik başvurusu yapmaları istenecektir.
Ayrıca, Bağ-Kur’lu (4/b) sigortalılarının başvuru tarihinde, prim borcu ve prim borcuna ilişkin herhangi bir gecikme zammı ve gecikme cezası bulunmaması gerekiyor.
Uygulamanın başlamasının üzerinden 5 ayı aşkın bir süre geçmesine rağmen hala bazı Sosyal Güvenlik Güvenlik Merkezi memurları Bağ-Kur’luların bu taleplerini kabul etmeyip, talep sahiplerini ancak SSK’lı olursanız erken emekli olursunuz diye geri çevirdikleri görülmektedir. Bu durumda olan vatandaşlarımız, 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 28. Maddesini hatırlatabilirler…

Devamını Oku!

Emekli Aylıklarının Haczine İzin Şartı Getirildi...

Sosyal Güvenlik Kurumundan aylık ve gelir alanların aldıkları aylık ve gelirlere Sosyal Güvenlik Kurumu'nun alacakları ve nafaka alacakları dışında icrai işlem yapılamıyor, haciz uygulanamıyordu. Ancak, 5510 sayılı Kanun'un 93. maddesindeki aylık ve gelirlere haciz işlemi yapılamayacağı açıklığına rağmen, aylık ve gelirlerin teminat gösterilmesi sonucunda kredi kullanılması veya icra müdürlüklerince icra uygulanabilmekteydi. Uygulanan haciz işlemine karşı itiraz sonucunda ancak icra işlemi kaldırılabiliyordu.
28.02.2008 tarihli Mükerrer Resmi Gazete'de yayımlanan 5838 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapan Kanun'un 32. maddesiyle 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 93. maddesine eklenen "Bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine ilişkin talepler, borçlunun muvafakati bulunmaması halinde, icra müdürü tarafından reddedilir." ibaresiyle, Emekli aylığı almakta olanlar ile ölüm aylığı, yetim aylığı geliri almakta olanların izinleri olmadan aldıkları aylık ve gelirlere, icra dairesi tarafından icrai işlem yapılamayacaktır...

Devamını Oku!