Bulgaristan Yaşam Belge’sini SGK’nın sitesinden alabilirsiniz…

Bulgaristan Emeklilik Kanunu’na göre Türkiye’den emekli aylığı almaktayım. Her yılın Ocak ve Temmuz aylarında sağ olduğumuza ilişkin “Bulgaristan Yaşam Belgesi” adı altında bizlere Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından form gönderilmekteydi. 2009 Temmuz ayı için bu belgenin gönderilmeyeceğini duyduk, bizlerin bulup kuruma göndereceğimiz söylenmekte. Bulgaristan’dan aldığımız aylıklarımızın kesilmemesi için ne yapmamız gerekiyor, yardımcı olursanız seviniriz?
Haluk K./BURSA

Cevap: Sayın okurum, Sosyal Güvenlik Kurumu sizin gibi Bulgaristan’da emekli olup Türkiye’den emekli aylığı alan vatandaşlarımıza her yılın ocak ve temmuz ayına ilişkin yaşam belgesi posta ile göndermekte idi. Yaptığı bir duyuru ile posta ile belge gönderme uygulamasına son vererek SGK’nın www.sgk.gov.tr internet adresinden veya Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürlüğü/Sosyal Güvenlik Merkezlerinden yaşam belgelerinin temin edileceğini duyurdu.
Buna göre, Bulgaristan aylık alanlar,
- Bulgaristan Yaşam Belgesi’ni
www.sgk.gov.tr internet adresindeki Yurtdışı / Form ve dilekçeler bölümünden veya Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürlüğü/Sosyal Güvenlik Merkezlerinden temin edecekler,
- Belgenin, adı, soyadı ve adres bilgileri, SGK tarafından verilen Bİ ve BK ile başlayan tahsis numaraları ile Bulgaristan vatandaşlık (ENG) numarası düzgün ve okunaklı şekilde ilgili alanlara yazılacak,
- Yaşam belgesi, eksiksiz ve gerçeğe uygun olarak daktilo ile veya kitap harfleri ile doldurulacak,
- Doldurulan belge, Sosyal Güvenlik İl/Merkez müdürlüklerine veya bağlı bulunan muhtarlığa Ocak ve Temmuz aylı içerisinde tasdik tarihi de belirtilerek tasdik ettirilecektir.
Aylık sahipleri tasdik ettirdikleri “Bulgaristan Yaşam Belgesi” ni ocak ve temmuz ayları içinde, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun,
Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğü,
Yurtdışı Borçlanma ve Tahsis Dairesi Başkanlığı
Mithatpaşa Cad. No: 7 – 06437 Sıhhiyet / Ankara
Adresine posta ile göndermeleri gerekmektedir.


Devamını Oku!

Malul Çocuk Sahibi Sigortalı Kadınlara Erken Emeklilik Fırsatı

Sosyal Güvenlik Reformu ile birlikte 1 Ekim 2008 tarihinden sonra uygulamaya giren yeniliklerden bir tanesi de, başkasının sürekli bakımına muhtaç derecede malul çocuğu olan sigortalı kadınların 1 Ekim 2008 tarihinden sonraki prim ödeme gün sayılarına ödedikleri primlerin dörtte biri, prim ödeme gün sayıları toplamına eklenecektir. Ayrıca eklenen bu süreler sigortalı kadının emeklilik yaş haddinden düşürülecektir.
5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 28. Maddesinin 8. Fıkrası hükmü gereğince, bir takım iş kollarında çalışan sigortalılara verilen fiili hizmet süresi zammı gibi sigortalı kadınlara da, başkasının sürekli bakımına muhtaç çocuğu olması ve bunu Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildirmesi halinde fazladan prim gün sayısı verilecektir.
Kimler yararlanabilir?
Sigortalı kadınlardan, isteğe bağlı sigortalı olan kadınlar dahil, başkasının sürekli bakımına muhtaç derecede özürlü çocuğu olanlar yararlanabilmektedir. Başkasının sürekli bakımına muhtaç derecede özürlülük, gündelik işlerini kendisi yürütemeyen, yemesi, içmesi, giyinmesi vs gibi ihtiyaçlarını başkasının yardımı olmadan yerine getirememesi halidir.
Nereye Başvurmak Gerekir?
Emeklilik veya yaşlılık aylığı talebinde bulunan ya da sigortalılıkları devam eden(çalışmakta iken) sigortalı kadınlar, bağlı bulundukları Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü’ne veya Sosyal Güvenlik Merkezlerine başvuracaklardır.
Başvuru Nasıl Yapılacak?
4(a) ve 4(b) kapsamındaki (isteğe bağlı sigortalı olanlar dahil) sigortalı kadınlar, malul çocuğunun başka birinin sürekli bakımına muhtaç olduğuna ilişkin tespitlerin yapılabilmesi için bağlı bulundukları Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürlüğü veya Merkezinden temin edecekleri ya da Sosyal Güvenlik Kurumu’nun internet sitesinden temin edecekleri “Sevk Talep Yazısı” formunu doldurup, formun adres bilgilerinin altındaki “( ) Başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malul çocuğumun bulunduğunu,” seçeneğini işaretleyerek formu yine bağlı bulundukları Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü ya da Merkezine başvuracaklardır. Başvurularını takiben Kurum, çocuğun maluliyetinin tespiti için yetkili sağlık kuruluşu ve hastaneye sevkini gerçekleştirecektir. Sağlık kuruluşu veya hastane hazırladığı sağlık kurulu raporuyla, çocuğun başka birisinin sürekli bakıma muhtaç derecede özürlü olduğunu tarih belirtmek suretiyle tespit edecektir.
Sigortalı Kadına Getirisi
Sağlık raporunun kurumun onayıyla birlikte sigortalı kadınların 1 Ekim 2008 tarihinden sonraki prim gün sayılarına dörtte bir oranında ilave prim gün sayısı verilecektir. Örneğin, 1 yıllık prim gün sayısına 80 gün ilave edilecektir. 360 gün ödenmiş prim gün sayısı 450 gün sayılacaktır. Ayrıca ilave edilen bu süreler, sigortalı kadının emeklilik yaş haddinden düşürülecektir. Örneğin, 52 yaşında emekli olacak sigortalı kadının malul çocuğunu Sosyal Güvenlik Kurumu’na tescil ettirmesinden sonra 4 yıl sigortalılık çalışmasına verilen 1 yıllık süre, emeklilik yaşını da 51’e düşürecektir.
Son olarak, başkasının bakımına muhtaç derecede malul çocuğu olan sigortalı kadınlar için hem daha az prim ödeme hem de daha erken emekli olma şansı getiren bu düzenlemeyi şartlara uyan sigortalı kadınların kaçırmamasını öneririz. Ayrıca sevk işlemlerine ilişkin tüm masraflar kurumca karşılanacak olup sigortalı kadınlar çocuklarının maluliyet tespiti için fazladan masraf yapmayacaklardır…

Devamını Oku!

Ödenen Sigorta Primleri Hangi Şartlarda Toptan Geri Alınabilir?

Tüm çalışanlar, çalışma hayatları boyunca malullük, yaşlılık ve ölüm risklerine karşı ya da kısa vadeli olarak geçici risklere karşı önlem almak için sigorta primi öderler. Bu primler hizmet akdi ile bir işyerinde çalışanlar adına işvereni tarafından, kendi adına çalışanlar içinde kendileri tarafından her ay Sosyal Güvenlik Kurumu’na ödenir. Ödenen bu primler, uzun vadeli sigorta primleri, kısa vadeli sigorta primleri ve genel sağlık sigortası primleridir. Ödediğimiz veya adımıza ödenen bu primlerin bir kısmının karşılığını çalışma sürecimizde alırız. Hastalık, analık, iş kazası ve meslek hastalığı nedeniyle çalışamadığımız her gün için geçici iş göremezlik ödeneği olarak, sağlık kuruluşuna başvurduğumuzda tıbbi ürün ve hizmet olarak yararlanırız. Ancak ödediğimiz bazı primlerin ise şartlarını yerine getirmezsek faydasını göremeyiz. Peki, şartlarını yerine getiremediğimiz için atıl kalan ödenmiş primlerimiz ne olacak? Geri alabilir miyiz, alırsak hangilerini alırız. Bu yazımızda bu konuyu işleyeceğiz.
Ödenen bu primlerin sigortalının kendisine ve hak sahibine toptan geri ödenmesi iki durumda söz konusudur.
1- Yaşlılığa Bağlı Toptan Ödeme: Sigortalı olarak çalıştığı işten ayrılan sigortalının veya işyerini kapatan sigortalının emekli olabilmesi için gerekli yaş şartını doldurmasına rağmen diğer şartlarını yerine getirememesi nedeniyle malullük, yaşlılık aylığı bağlanamaması durumunda, sigortalının ödediği primler yazılı istekte bulunmasıyla kendisine ödenir.
2- Ölüme Bağlı Toptan Ödeme: Sigortalının ölümü halinde, hak sahiplerine aylık bağlanamaması durumunda, hak sahiplerinin yazılı talepleriyle kanundaki hakları oranında kendilerine toptan ödeme yapılır.
Hangi primler geri verilir?
4/a (eski SSK’lı) sigortalılar için, 1 Ekim 2008 tarihinden önceki kendi adına ödenen hem işçi primi hem de işveren primi, 1 Ekim 2008 tarihinden sonra ise sadece kendi ücretlerinden kesilen işçi primlerden,
4/b (eski Bağ-kur’lu) sigortalılar için, 1 Ekim 2008 öncesi ve sonrası ayrımı yapılmaksızın ödedikleri primlerden,
malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primleri toptan ödenir. edilir. Ayrıca sigortalıların varsa hizmet borçlanmaları (askerlik borçlanması vs), isteğe bağlı sigorta primleri toptan ödemeye dahil edilir.
Hangi primler iade edilmez?
Kısa vadeli sigorta kolları kapsamında; iş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık ile genel sağlık sigortası için ödenen primler iade edilmez.
Primlerin Güncellenerek Ödenmesi
1 Ekim 2008 tarihinden önceki primler için güncelleme yapılmayıp, 1 Ekim 2008 tarihindeki toplam prim tutarına, yazılı talep tarihi ile 1 Ekim 2008 arasındaki süre kadar güncelleme katsayısı ile güncellenerek toptan ödenmekte,
1 Ekim 2008 tarihinden sonraki iadeye konu primler de, primin ait olduğu yıldan talep tarihine kadar güncelleme katsayısı ile güncellenerek ödenmektedir.
Prim iadesi için başvuru şartları:
Yaşlılığa bağlı iade için,
- Herhangi bir işyerinde çalışan sigortalılar (4/b) için işten ayrılmış olmak, 4/b sigortalılar da işyerini kapatmış olmak,
- Yaş şartını doldurmuş olmak, (eski SSK’lı ve Bağ-Kur’lu kadınlar için 58, erkekler için 60 yaş)
Şartlarını yerine getirenler, tahsis talep dilekçesi ile bağlı bulundukları sosyal güvenlik kurumu il müdürlüğü veya merkezine başvurmaları gerekir.
Ölüme bağlı toptan ödeme talebinde bulunan sigortalının hak sahipleri ise, tahsis talep dilekçesi ile birlikte,
Çocuklardan, 18 yaşını doldurmayanlar hariç, 25 yaşını doldurmamış durumdaki öğrenim görenler eğitim gördükleri okullardan alacakları öğrenci belgesi,
Çalışma gücünün %60’ını kaybetmiş durumda malul olanların sağlık kurulu raporu ile
Başvurularını yapmaları gerekir…


Devamını Oku!

Gelir ve Aylıklarda Hak Düşürücü Süre ve Zaman Aşımı

Sigortalıların iş kazası ve meslek hastalığı, hastalık ve analık sigortası kapsamında kendilerine, ölümleri halinde ise hak sahiplerine bağlanacak olan gelir ve aylıklar ile hak sahiplerine verilecek olan toptan ödeme, evlilik ödeneği, cenaze ödeneği gibi yardımların 5 yıllık süre içinde kullanılmaması durumunda zaman aşımına ve hak düşürücü süreye uğrarlar.
Zaman aşımı uygulaması, iş kazası, meslek hastalığı, vazife Malullüğü ve ölüm hallerinde bağlanan gelir ve aylıklar için uygulanmakta olup, hakkın kazanıldığı tarihten itibaren beş yıl içinde istenmeyen kısmı zaman aşımına uğrar.
Hak Düşürücü Süre ise Kısa Vadeli Sigortalardan ve ölüm sigortasından kazanılan geçici iş göremezlik ödeneği, evlenme ve cenaze ödenekleri ile ölüm toptan ödemeleri, hakkın doğduğu tarihten itibaren 5 yıl içinde istenilmemesi durumunda düşer. 5 yıllık süre hak düşürücü süre olması nedeniyle, bu hakların doğduğu tarihten itibaren 5 yıl içinde istenilmemesi durumunda, hak sahibine bir daha ödenmez.
Hak düşürücü süre ve zamanaşımı uygulaması, 5510 sayılı Kanun’un 97. Maddesi, Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin de 127. Maddesi ile düzenlenmiştir. Şimdi sırasıyla her iki uygulamayı sırayla inceleyelim.
Zaman Aşımı Uygulaması:
- Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, iş kazası, meslek hastalığı ve ölüm hallerinde bağlanması gereken gelir ve aylıkların, hakkın kazanıldığı, yani iş kazasının olduğu, meslek hastalığının tespit edildiği, sigortalının öldüğü tarihten itibaren 5 yıl içinde istenmeyen kısmı zaman aşımına uğrar. Zaman aşımına uğrayan sürenin tespitinde: sigortalı ve hak sahiplerinin talep tarihlerinden geriye doğru gidilerek 5 yıla kadar ki bölümü sigortalı veya hak sahibine gelir ve aylık verilir, ancak 5 yılı aşan süre zamanaşımı olarak değerlendirilip verilmez.
- Gaiplik durumunun söz konusu olduğu durumlarda, zaman aşımı süresinin başlangıç tarihinin tespitinde sigortalının gaipliğine ilişkin kararın kesinleştiği tarih dikkate alınır. Bu nedenle, hak sahiplerine bağlanacak gelir ve aylıklarla yapılacak toptan ödemeler ve genel sağlık sigortasına ilişkin alacaklarının zaman aşımı süresi bu tarihte başlar.
- Sigortalıların ve hak sahiplerinin zaman aşım süresi içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna müracaat etmemelerinin haklı bir sebebe dayanması durumunda ve bu durumu ispat etmeleri durumunda, zaman aşımı süresi uygulanmayacak olup gelir ve aylıklar ödenecektir.
Hak Düşürücü Süre Uygulaması:
Kısa vadeli sigorta kollarından ve ölüm sigortasından kazanılan, gelir ve aylıkların dışındaki diğer haklar, geçici iş göremezlik ödeneği, evlenme ödeneği, cenaze ödeneği, emzirme ödeneği ile ölüm toptan ödemeleri hakkın doğduğu tarihten itibaren 5 yıl içinde talep edilmez ise düşer. Bu haklara ilişkin hak düşürücü süre işlediğinden, 5 yıl içinde istenilmez ise, bir daha talep edilemez.
Mülga SSK ve Bağ-Kur Kanunları Kapsamındaki Süreler:
Gelir ve Aylıkların zaman aşımı süresi hesaplanırken, Mülga SSK ve Bağ-Kur Kanunlarına göre sigortalının iş kazası geçirdiği, meslek hastalığına tutulduğu veya öldüğü tarihten sonraki süreler dikkate alınırken, 5510 Sayılı Kanuna göre ise talep tarihinden önceki süreler dikkate alınmaktadır.
Ölüm tarihine göre bağlanmakta olan gelir ve aylıkların başlangıç tarihinin 1 Ekim 2008’den önce olursa öncelikle yürürlükten kaldırılan Sosyal Güvenlik Kanunları’na göre bakılarak, 1 Ekim 2008 tarihi itibariyle 5 yıllık süre dolması halinde bu süre hak sahiplerine ödenmeyecektir. Sonra da, hak sahiplerinin talep tarihine bakılarak talep tarihinden geriye doğru 5 yıllık sürenin dolmamış olması halinde 5510 Sayılı Kanun kapsamında işlem yapılacaktır…
Örneklersek:
30.12.2001 tarihinde vefat eden sigortalının, hak sahipleri 29.08.2009 aylık talebinde bulunmuş olsunlar. Ölüm aylığının başlangıcı ölüm tarihini takip eden aybaşı olan 1.1.2002 olup, öncelikle 5510 sayılı Kanunun yürürlük tarihi olan 1 Ekim 2008 tarihi itibariyle durum değerlendirilecektir.
Kanunun yürürlük tarihinden, ölüm aylığının başlangıç tarihi çıkarılacaktır.
01.10.2008- 01.01.2002= 6 yıl 9 ay. Görüldüğü gibi, 5 yıllık zaman aşımını geçtiği için, 5510 sayılı Kanunun yürürlük tarihi olan 1 Ekim 2008 tarihine kadar olan aylıklar ödenmeyecektir.
Bu durumda, 5510 sayılı Kanun’a göre hesaplama yapılarak, talep tarihinden Kanun’un yürürlük tarihi çıkarılarak,
25.08.2009 – 01.10.2008 = 10 ay 24 gün geriye dönük hak sahibine ödeme yapılacaktır…

Diyelim ki;
Sigortalının ölüm tarihi, 17.09.2004 tarihi olsun, hak sahipleri 20.11.2008 tarihinde aylık talebinde bulunmuş olsun.
Ölüm aylığı başlangıç tarihi, ölüm tarihini takip eden aybaşı olan 01.10.2004’tür.
Kanunun yürürlük tarihinden, ölüm aylığının başlangıç tarihini çıkarttığımızda,
1.10.2008-1.10.2004= 4 yıl. 5510 sayılı Kanun’un yürürlük tarihi itibariyle zaman aşımı süresi dolmadığından değerlendirme ona göre yapılacak olup,
Talep tarihinden, ölüm aylığı başlangıç tarihi çıkartılarak,
20.11.2008 – 01.10.2004= 4 yıl 1 ay 19 gün olduğu için zaman aşımı süresi uygulanmayıp, geriye dönük ödeme yapılacaktır…

Devamını Oku!

Aylıkların Geç Bağlanmaması İçin Yapılması Gerekenler

Sosyal Güvenlik Kurumlarının tek çatı altında toplanmasına rağmen, aylık bağlama işlemlerinin hala kısa sürede sonuçlanmaması ve emeklilik aylığı başvurusunda bulunanların mağdur olması üzerine Sosyal Güvenlik Kurumu bir açıklama yapmak zorunda kaldı.
Sosyal Güvenlik Kurumu, aylık bağlama işlemlerinin kısa sürede sonuçlanması ve mağduriyetlerin giderilmesi için bir takım düzenlemeler yapıldığını ancak, aylık talebinde bulunanların,

- Birden fazla sigorta sicil numarası,
- Birden fazla ilde çalışmaları,
- Birden fazla Sosyal Güvenlik Kanunu’na (Bağ-Kur, SSK ve Emekli Sandığı) veya yeni dönemde 4/a, 4/b veya 4/c tabi çalışmaları
olması nedeniyle aylık bağlama süresini geciktirdiğini ve bu işlemlerin aylık talebinden sonra yapılmasının aylık bağlama süresini uzattığını belirtti.

Kimleri ilgilendiriyor?
Sigortalılardan, birden fazla ilde çalışması ve sicil numarası veyahut farklı Sosyal Güvenlik Kanunlarına tabi çalışması olup, sigortalılık süresi, prim gün sayısı ve yaş şartlarını tamamlamasına en az 1 yıl kalanları ve daha sonraki yıllarda emekli olacakları ilgilendirmektedir.
Ne yapmak gerekiyor?
Sigortalıların, birden fazla sigorta sicil numaraları ve birden fazla ilde çalışmaları varsa tekleştirmeleri, birden fazla Sosyal Güvenlik Kanunu’na tabi çalışmaları varsa bu hizmetleri birleştirmeleri için en son bağlı bulundukları Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürlüğüne aylık talebinden en az bir yıl önce başvurmaları gerekiyor.
Emekliliğine bir yıl kalanların, aylık taleplerinden önce yukarıdaki işlemleri yapmaları aylıklarını daha erken almalarını sağlayacaktır. Zira bu işlemler, emeklilik başvurusundan sonra yapılması durumunda aylık bağlama süresi iki aydan yedi-sekiz aya kadar çıkmaktadır.

Devamını Oku!

Kamuda Sözleşmeli Kadın Personele Doğum İzni

29 Mart 2009 tarihinde yayımlanan değişiklikle, Kamuda 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu 4-b kapsamında çalışmakta olan sözleşmeli kadın personele ücretli doğum izni hakkı verildi.
29 Mart 2009 Tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve aynı gün yürürlüğe giren 'Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslarda Değişiklik Yapılmasına Dair Esaslara ilişkin Bakanlar Kurulu Kararı' ile sözleşmeli sağlık personeli, sözleşmeli öğretmenler ve diğer sözleşmeli memur bayanlar doğumdan önce sekiz, doğumdan sonra da sekiz hafta olmak üzere toplam onaltı hafta süre ile ücretli doğum izni kullanacaklar.
Diğer bir ifadeyle, sözleşmeli kadın personel doğum izni süresince maaş almaya devam edecek. Ancak doğum izni sebebiyle Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan geçici iş göremezlik ödeneği almaları durumunda aldıkları ödenek, maaşlarından düşülecek.

Devamını Oku!

1800 gün Hizmeti Olup Ölen Devlet Memurlarının Hak Sahiplerine Ölüm Aylığı

1 Ekim 2008 tarihinden önce devlet memuru olarak görev yapmakta iken vefat eden, ancak toplam hizmet süresi 10 yıldan az olması nedeniyle dul ve yetimlerine aylık bağlanamayan devlet memurlarının 1800 gün hizmetinin bulunması halinde dul ve yetimlerine ölüm aylığı bağlanacaktır.
5510 sayılı SS ve GSS Kanunu’nun 32 maddesiyle getirilen düzenlemeyle, 1 Ekim 2008 tarihinden önce 5434 sayılı Emekli Sandığı’na göre vefat eden devlet memurlarının eş, çocuk, ana ve babasının ölüm aylığı alabilmesi için devlet memurunun ölmeden önce en az 10 yıllık hizmeti bulunması şartı 1 Ekim 2008 tarihinden itibaren 1800 güne, yani 5 yıla indirildi.
1 Ekim 2008 öncesi, 10 yıl hizmet şartı nedeniyle ölüm aylığı alamayan hak sahipleri SGK’ya başvurmaları halinde, başvuru tarihini takip eden aybaşından itibaren dul ve yetim aylığı bağlanacaktır.
Hak sahiplerinin memurun vefatından sonra toptan ödeme şeklinde Emekli Sandığından belli tutarda para almaları halinde 1800 günü tekrar ödeyerek ihya etmeleri durumunda aylık bağlanacaktır.
Ölüm Aylığı’nın Dağılımı:
Vefat eden devlet memurunun,
- Dul eşine %50, hak sahibi çocuğu bulunmayan eşine, ülkemizde ve yabancı bir ülkede sosyal güvenlik kapsamında çalışmayan veya aylık almayan eşine ise %75, - Ülkemizde ve yabancı ülkelerde sosyal güvenlik kapsamında çalışmayan veya kendi sosyal güvenli nedeniyle aylık almayan çocuklarından,
- 18 yaşını, lise ve dengi öğrenimde 25 yaşını, yüksek öğrenimde 25 yaşını doldurmayan erkek çocuklarına,
- Maluliyet oranı %60 ve üzeri olanlara,
- Yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla birlikte sonradan boşanan veya dul kalan kız çocuklarının
Her birine %25 oranında,
- Annesi ve babası olmayan, sonradan bu duruma düşen, ana ve babası boşanmış olan ve kendisinden başka ölüm aylığı alacak kimse bulunmayan çocuklara %50 oranında aylık bağlanır.


Devamını Oku!

Yaş şartı nedeniyle emekli olamayanlar nasıl sağlık yardımı alabilir?

Emeklilik için gerekli olan sigortalılık süresi ve prim gün sayısı şartlarını yerine getirmiş ancak, yaşı nedeniyle emekli olamayan vatandaşlarımız sadece genel sağlık sigortası primi ödeyerek sağlık yardımı alabilirler. Sadece genel sağlık sigortası primi ödeyerek genel sağlık sigortası kapsamında ücretsiz sağlık hizmeti almak mümkün. Bunun için, Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürlüğü ve Merkezlerine başvurarak genel sağlık sigortalısı istenilmesi durumunda, SGK genel sağlık sigortalısı olmak isteyeni gelir testi için yeşil kart merkezlerine yönlendirecektir. Yeşil kart merkezleri(kaymakamlıklar) gelir testinde genel sağlık sigortalısı olmak isteyen kişinin ailesinin aylık gelirinin ailedeki kişi başına düşen miktarını belirleyecektir. Kişi başına düşen gelir;
- Asgari ücretin 1/3 nünden( 222 TL den) az olanlar prim ödemeden genel sağlık sigortalısı olacaklar (Primleri hazinece karşılanacak)
- Asgari ücretin 1/3 ü(222 TL) ile asgari ücret(666 TL) arasında olanlar, asgari ücretin 1/ 3 nün yüzde 12’i kadar, yani 27 TL (222 x %12),
- Asgari ücret ile asgari ücretin iki katı arasında olanlar asgari ücretin yüzde 12’si kadar, yani 80 TL ,
-Asgari ücretin iki katından (1.332 TL) fazla olanlar asgari ücretin iki katının yüzde 12’si tutarında, yani 160 TL( 1.332 x % 12) genel sağlık sigortası primi ödeyerek genel sağlık sigortalısı olabilecekler.
Ayrıca, gelir testini yaptırmayı kabul etmeyenler ya da gelir testine gerek yok neyse öderim diyenler, asgari ücretin iki katının üzerinden yani 160 TL prim ödeyerek genel sağlık sigortalısı olabilecekler

Devamını Oku!

İş Kazası ve Meslek Hastalığı Sonucunda Ölen Sigortalının Çocuklarına Gelir Bağlanması

Ölüm geliri ölüm aylığından farklı olarak, iş kazası ya da meslek hastalığı sonucunda ölen veya iş kazası ya da meslek hastalığı sonucu sürekli iş göremezlik ödeneği almakta iken ölen sigortalıların ve kendi adına ve hesabına bağımsız çalışan sigortalıların hak sahibi olan eş, çocuk, ana ve babasına 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 20. maddesi kapsamında bağlanmaktadır. Ölüm gelirinde ölen sigortalının belli bir süre sigortalı bulunması ya da belirli prim ödeme gün sayısının bulunması şartı aranmaz. Bu çalışmamızda, iş kazası veya meslek hastalığı sonucunda ölen sigortalının hak sahibi çocuklarına bağlanan geliri inceleyeceğiz.
Çocuklar için ortak şartlar:

Ölüm geliri bağlanmasında evlilik bağı içinde doğan çocuklar hak sahibi sayılır. Diğer taraftan, Medeni Kanun’a göre, sigortalı tarafından evlat edinilmiş, tanınmış veya nesebi düzeltilmiş yahut babalığı hükme bağlanmış üvey çocuklarda öz çocuklar gibi ölüm geliri alırlar.
Ölüm gelirini almak için çocukların, 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmaması ve kendi sigortalılıkları nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış olması gerekir. Haklarında iş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık sigortası hükümleri uygulanan; ceza infaz kurumları ile tutukevleri bünyesindeki tesis, atölye gibi yerlerde çalıştırılan, Mesleki Eğitim Kanunu kapsamında aday çırak, çırak ve işletmelerde öğrenimlerinden dolayı zorunlu staja tabi tutulan çocuklar ile Türkiye İş Kurumu tarafından düzenlenen mesleki kurslara katılan çocukların kısa vadeli sigortalılığı ölüm geliri almalarına mani değildir.
Çocukların Erkek ve Kız olmalarına göre,
Erkek Çocukları:

Yukarıdaki ortak şartın dışında, öğrenci olmaması durumunda 18, lise ve dengi okulda 20, yüksek öğrenim yapması halinde 25 yaşını doldurmamış olması şarttır. Lise ve dengi okulun 20, yüksek öğrenimin 25 yaşından önce bitirilmesi halinde, ölüm gelirleri 20 yaş ve 25 yaşı beklemeden kesilir. Ancak, lisans eğitimini 21 yaşında bitirip, yüksek lisans yapılması durumunda öğrenim gördüğü zaman bu gelir 25 yaşını dolduruncaya kadar kesilmez. Açıköğretim’de öğrenim görenlerde eğitimlerine devam etmek şartıyla 25 yaşına kadar gelir alırlar.
Erkek çocukların durumlarına uygun yukarıdaki yaş şartlarını aşmamak kaydıyla evlenmeleri durumunda gelirleri kesilmez.
Kız Çocukları:
Yukarıdaki ortak şartların dışında, kız çocukların ölüm geliri almaları için yaşları ne olursa olsun evli olmaması, evli olmakla birlikte sonradan boşanması veya dul kalması şarttır. Kız çocuklarda belli yaşlara kadar erkek çocuklardaki gibi öğrenci olmalarında yaş şartı aranmaz. Eşinden boşanan kız çocuklarının boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı tespit edilmesi durumunda gelirleri kesilir. Kız çocuklarının, sosyal güvenlik kapsamında gerek ülkemizde gerekse yabancı bir ülkede çalışmaması, kendi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almaması durumunda ölünceye kadar ölüm geliri alırlar.
Malul Çocuklar:
İş kazası veya meslek hastalığı sonucunda ölen sigortalının malul çocuğunun ölüm geliri alabilmesi için, yukarıdaki ortak şartların dışında, Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Kurulu Raporu ile çalışma gücünü en az %60 oranında yitirmiş olması gerekir. Malul çocuklarda yaş, öğrencilik niteliği ve bekar olma şartı aranmaz.
Ölüm Geliri Başvuru Şartları:
Ölüm gelirine, kurumdan alınacak tahsis talep dilekçesi ile yazılı olarak başvurulur. Tahsis talep dilekçesine aşağıdaki belgeler eklenerek,
- 18 yaşını doldurmayanlar hariç, lise ve dengi öğrenimde 20 yaşını, yüksek öğrenimde 25 yaşını doldurmayan erkek çocukların okudukları okul ve üniversitelerden alacakları öğrenci belgesi,
- 15 yaşından büyük çocuklar bir adet vesikalık (belgelik) fotoğraf,
- Malul çocuklar için sağlık kurulu raporu

ile Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürlüklerine veya Merkezlerine başvurulur.
Ölüm Gelirinin Çocuklara Paylaştırılması:
Ölüm geliri hak sahiplerinin tahsis talebinde bulunduğu tarihi takip eden aybaşında başlar. Örneğin, 15.05.2009 tarihinde ölen sigortalının hak sahibi çocukları, 22.05.2009 tarihinde Sosyal Güvenlik Kurumu’na ölüm geliri bağlanması için tahsis talebinde bulunmaları durumunda, 1.06.2009 tarihi itibariyle gelir bağlanır.
Sigortalının geliri aşağıdaki şekilde çocuklarına paylaştırılarak:
- 18 yaşını, lise ve dengi öğrenim görmesi halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim görmesi halinde 25 yaşını doldurmayanlar için %25’i oranında,
- Sağlık kurulu raporu ile çalışma gücünün en az %60’ını yitirmiş olanlar için %25’i oranında,
- Yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla birlikte sonradan boşanan veya dul kalan kız çocuklarına %25’i oranında,
- Çocuklardan sigortalının ölümü ile anasız ve babasız kalanlar veya sonradan anasız ve babasız kalanlar, ana ve babası arasında evlilik bağı bulunmayan veya sigortalının ölüm tarihinde evlilik bağı bulunmakla beraber ana veya babaları sonradan evlenenler ile kendisinden başka gelir almayan hak sahibi bulunmayanlara %50’si oranında
ölüm geliri bağlanır…
Örneğin;
Sigortalının ölümü halinde anasız ve babasız kalan 2 çocuk için,
1. Çocuğa: %50
2. Çocuğa: %50 oranında gelir bağlanır.
Ölüm Gelirinde Zamanaşımı:
Ölüm geliri sigortalının ölüm tarihiyle hak kazanılır. Ölen sigortalının hak sahipleri, ölüm tarihinden itibaren 5 yıl içinde Sosyal Güvenlik Kurumu’na tahsis talep dilekçesi ile yazılı talepte bulunmamaları halinde, 5 yıl içinde istenmeyen kısmı zaman aşımına uğrar ve haklı bir mazeret olmaması durumunda ödenmez. Bu durumdaki hak sahipleri başvurdukları tarihten sonra ölüm geliri alırlar. Haklı mazeretleri olduğunu ispat etmeleri durumunda zamanaşımı hükmü uygulanmaz.
Son olarak, Eski Bağ-Kur yeni 4(b) kapsamında sigortalıların çocuklarına ölüm geliri bağlanabilmesi için, ölen sigortalının genel sağlık sigortası dâhil prim ve prime ilişkin hiçbir borcu bulunmaması ve her türlü borcunun ödenmiş olması gerekir.


Devamını Oku!

Ölen Çiftçinin Kayıt ve Tescilini Hak Sahipleri Yaptırabilir…

2926 Sayılı Tarım Bağ-Kur’u kapsamında bulundukları halde, tarımsal faaliyette veya hayvansal faaliyette bulunup Bağ-Kur’a kayıt ve tescilini yaptırmadan ölen çiftçilerin hak sahipleri (eşi, çocukları, anne ve babası) talepte bulunmaları halinde, çiftçilerin ölmeden önce sattıkları tarımsal ve hayvansal ürünlerden yapılan prim kesintilerine veya müstahsil makbuzlarına istinaden vefat eden çiftçinin sigortalılık tescilini yaptırabilirler.
Konuya ilişkin açıklamalar, 2009/35 Sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu genelgesiyle yapıldı.
Genelgeye göre;

“2926 sayılı Kanun kapsamında bulundukları halde Kuruma kayıt ve tescillerini yaptırmayan, Kurumca da re’sen tescil edilemeyen ve vefat etmeden önce sattıkları ürün bedellerinden tevkifat (kesinti) yapılan çiftçilerin hak sahiplerinin talepte bulunmaları halinde, 7 Seri Numaralı Tebliğ ve 13.06.2007 tarihli ve 2007/44 numaralı Genelge hükümleri doğrultusunda, vefat eden sigortalıların tevkifata istinaden geriye dönük tescillerinin yapılarak tevkifatın yapıldığı tarihi takip eden aybaşından itibaren sigortalılıkları başlatılacaktır.
Ayrıca, vefat eden sigortalının hak sahiplerinden tevkifata istinaden tescil yapılması için talepte bulunan, ancak geriye dönük tescil yapılamayan, tevkifata istinaden tescillerinin yapılması için dava açan ve halen bu davaları devam edenlerin, il müdürlüklerince yazılı olarak bilgilendirilecek, hak sahiplerinin kendi istekleri haricinde davalarından feragat etmeleri istenmeksizin işlemleri yapılacak…”
Ölen çiftçinin hak sahibi, (eşi, çocukları, ana ve babası) tarımsal veya hayvansal faaliyetin yapıldığına ilişkin, ziraat odası kaydı, ziraat odası kaydı bulunmaması halinde, kesintiye esas ürüne ilişkin kamu kurum ve kuruluşlarının, meslek kuruluşlarının, kooperatif veya birliklerin kayıtları ile bunların da bulunmaması durumunda ürün satış ve teslimine ilişkin makbuz ve belgelerle Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürlüğü veya Merkez Müdürlüklerine başvurarak kayıt ve tescil yaptırabilir.
Kurumla davalık olanlarda, davalarından vazgeçerek gerekli belge ve evraklarla tescillerini yaptırabilirler.
Dul ve Yetim Aylığı
Vefat eden çiftçinin hak sahipleri, ölüm aylığı için gerekli en az 1800 prim gün sayısı şartını yerine getirmeleri durumunda eşleri dul ve çocukları yetim aylığı hakkı kazanabilirler.

Devamını Oku!

Doğum Yapan Kadına Geçici İş Göremezlik Ödeneği

Hizmet akdi ile herhangi bir işyerinde çalışan kadınlar (4/a kapsamındaki – eski SSK’lı) ile muhtarlar, kendi adına ve hesabına çalışan sigortalı kadınların (4/b kapsamındaki-eski Bağ-kur’lu) analık hallerine bağlı olarak, doğumdan önceki ve sonraki 8 haftalık, çoğul gebelik halinde 10 haftalık çalışmadıkları her gün için kendilerine geçici iş göremezlik ödeneği verilir. Geçici iş göremezlik ödeneği, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 18. Maddesi ile belirlenmiş olup, eski Bağ-kur kapsamındaki sigortalılar da ilk kez 1 Ekim 2008 tarihinden itibaren geçici iş göremezlik ödeneği almaya başlamıştır. Bu yazımızda, Kısa vadeli sigortalar kapsamında doğum sürecinde sigortalı kadınlara çalışmadıkları süreler için ödenen geçici iş göremezlik ödeneğinin anlatacağız.
Geçici iş göremezlik ödeneği için;
- Doğum yapan kadının sigortalılık niteliğinin sona ermemesi, (Gebelik istirahat süresinin başladığı tarihten sonra başlarsa doğum yapan kadına geçici iş göremezlik ödeneği verilir.)
- Doğum tarihinden önceki bir 1 yıl içinde en az 90 gün kısa vadeli sigorta primi bildirilmiş olması,
- Geçici iş göremezlik döneminde işyerinde çalışmaması,
- Doğum olayının gerçekleşmiş olması
gerekir.
4/b kapsamındaki, muhtarlar ile kendi adına ve hesabına çalışan sigortalı kadınların geçici iş göremezlik ödeneği alabilmesi için, genel sağlık sigortası dahil prim ve prime ilişkin herhangi bir borcunun olmaması gerekir.
Geçici İş Göremezlik Ödeneği Verilecek Süre:
Gebelik geçici iş göremezlik süresi:
Sigortalı kadının, doğum öncesi 8 haftalık (56 gün) veya çoğul gebelik halinde 2 haftalık süre daha ilave edilerek 10 haftalık (70 gün) sürede istirahata ayrıldığı tarih ile doğum yaptığı tarih arasında ödenen geçici iş göremezlik ödeneğidir.
Örneğin, 01.01.2009 tarihinde 8 haftalık doğum öncesi istirahata ayrılan ve 15.02.2009 tarihinde doğum yapan sigortalı kadına 01.01.2009 ile 14.02.2009 tarihleri arasındaki süre için geçici iş göremezlik ödeneği ödenecek olup, doğum öncesi 8 haftalık süre tamamlanmadan önce doğum yaptığı için kalan süre doğum sonrası geçici iş göremezlik ödeneğine eklenmeyecektir.
Örnek, doğum iznine ayrılan, ancak doğumu 56 veya 70 günden sonra olan sigortalılara 56 veya 70 günden fazla gebelik geçici iş göremezlik ödeneği ödenmeyecek olup, aşan süreler hastalık sigortası kapsamında değerlendirilecektir.
Doğuma 3 Hafta Kalıncaya Kadar Çalışma:
Doğumuna 8 veya çoğul gebelik halinde 10 hafta kaldığı halde, doktor raporu ile doğumuna 3 hafta kalıncaya kadar işyerinde çalışmaya devam eden sigortalı kadının, doğumuna 3 hafta kaldığına dair alacağı rapora istinaden işyerinde çalıştığı 35 gün (5 hafta) doğum sonuna ilave edilerek doğum sonu (analık) iş göremezlik ödeneği 91 gün olarak, çoğul gebelikte ise 105 gün olarak ödenir.
Sigortalı kadının doktor raporuna istinaden çalıştığının ve doğum izninin başlama tarihinin tespiti için düzenlenecek raporda “Gebelik normal/çoğul gebeliktir. Doğuma ….. hafta kalmıştır. Sağlık durumu, doğuma üç hafta kalıncaya kadar çalışmasına uygundur.” İfadelerine yer verilecek ve mutlaka rapora düzenleme tarihi ile poliklinik protokol numarası yazılacaktır. Rapora göre, raporun düzenleme tarihi, doğum öncesi izninin (8 veya 10 haftalık) başlama tarihi kabul edilecektir.
Doğumuna 8 hafta kaldığı halde 3 hafta kalıncaya kadar çalışabileceğine dair doktor raporu alan sigortalı kadın, 3 haftadan önce doğum yaparsa, işyerinde çalışmadığı süre kadar gebelik iş göremezlik ödeneği ödenir. Ayrıca rapor tarihi ile doğum yaptığı tarih arasındaki işyerinde çalıştığı süreler de doğum sonrası(analık) süresine ilave edilir.
Doğumuna 8 hafta kalan, 3 hafta kalıncaya kadar doktor raporu ile çalışabilir izni verilen kadın sigortalının 3 haftadan fazla bir süre sonra doğum yapması halinde, işyerinde çalışmadığı süre kadar gebelik geçici iş göremezlik ödeneği ödenir. Ödenen süre de, gebelik öncesi 56 günlük süreden düşülerek kalan süre, doğum sonrası geçici iş göremezlik süresine ilave edilir.
Analık (Doğum sonrası) geçici iş göremezlik
Sigortalı kadının doğum yaptığı tarihten sonraki 8 haftalık çoğul gebelikte ise 10 haftalık süre varsa raporlu olması durumunda doğum öncesi artan süreleri kapsamaktadır. Normal şartlarda, analık geçici iş göremezlik süresi 56 günü geçmeyecektir. Ödenekte 56 günden fazla olmayacaktır.
Geçici İş Göremezlik Ödeneği
Sigortalı kadının doğum öncesi ve doğum sonrası süreler için alacağı geçici iş göremezlik ödeneği;
- Yatarak tedavilerinde günlük kazancının yarısı,
- Ayakta tedavilerde ise günlük kazancının 2/3 kadar
verilir.
Geçici iş göremezlik ödeneği için günlük kazancın hesabında, sigortalı kadının doğum yaptığı tarihten önceki bir yıllık sigortalılık süresindeki son üç aylık prime esas kazançlarının prim gün sayısına bölünmesiyle çıkan kazanç dikkate alınır.
Örneğin, prime esas aylık kazancı asgari ücret düzeyinde (666 TL) olan bir sigortalı kadının günlük prime esas kazancı 666/30= 22.20 TL dir.
- Yatarak tedavi durumlarında, geçici iş göremezlik ödeneği alacağı her bir gün için 11,10 TL,
- Ayakta tedavi durumlarında, geçici iş göremezlik ödeneği alacağı her bir gün için 14,80 TL
Günlük geçici iş göremezlik ödeneği verilir..
Geçici iş göremezlik ödeneği alabilmek için doğum tarihinden önceki bir yıllık sürede aranan 90 günlük primi ödenmiş günlerin hesabında, istirahat raporu alınan tarih ile doğum yapılan tarih arasındaki işveren tarafından ödenen primler dikkate alınmaz. Yani, doktor raporu verildiği tarih ile doğum tarihleri arası gebelik geçici iş göremezlik süresi sayıldığı için, bu dönemdeki sigortalı kadın adına ödenen primler 90 gün hesabında dikkate alınmadığı için, örneğin, doktor raporu tarihinden önceki sürede 89 gün ödenmiş prim gün sayısını, doktor raporu verildiği tarihten sonraki sürede ödenen primlerle 90 güne tamamlamak mümkün değildir. Bu durum, doktor raporu alan sigortalı kadının geçici iş göremezlik süresinde işyerinde çalışmamasından dolayıdır.
Doğum Raporu alarak, doğum iznini başlatan sigortalı kadının doğum iznini aldıktan sonra son bir yıldaki 90 günlük primi ödenmiş gün sayısı şartını yerine getirmesi halinde, hizmet akdi ile çalışan kadınının işten ayrılsa da veya kendi adına ve hesabına çalışan sigortalı kadının sigortalılığı sona erse de geçici iş göremezlik ödeneği alır.


Devamını Oku!

Özürlü Bağ-Kur’lulara Erken Emeklilik…

5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu yürürlüğe girmeden önce, ilk defa çalışmaya başladıkları tarihten önce çalışma gücünü %60 ve üzeri kaybeden 4/b (Bağ-Kur) sigortalılar özürleri nedeniyle erken emekli olamazken, 1 Ekim 2008 sonrası özrü nedeniyle erken emekli olma imkanına kavuştular.
Bağ-Kur sigortalıları için ilk defa getirilen bu uygulama ile, ilk defa çalışmaya başladığı tarihten önce çalışma gücünün veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az %60’nı veya daha fazlasını kaybeden bu nedenle normal malullük emekliliği hakkından yararlanamayan Bağ-Kur sigortalıları, yaşları ne olursa olsun en az 15 yıldan beri sigortalı bulunmak ve en az 3960 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına yani uzun vadeli sigorta kollarına prim ödemek kaydıyla yaşlılık aylığı bağlanacaktır.
Bağ-Kur (4/b) sigortalılardan 1 Ekim 2008 tarihinden itibaren emeklilik başvurusunda bulunanlar için emeklilik talepleri şartlarını yerine getirmeleri durumunda yeni düzenleme hemen uygulanacaktır.
Bağ-Kur sigortalılardan (4/b) talepte bulunanların, 1 Ekim 2008 tarihinden önce almış oldukları özür durumunu gösteren sağlık kurulu raporları dikkate alınmayıp, öncelikle ilgili hastaneye sevki yapılarak özürlü sigortalıların yeni tarihli sağlık kurulu raporu almaları ve aldıkları bu raporla emeklilik başvurusu yapmaları istenecektir.
Ayrıca, Bağ-Kur’lu (4/b) sigortalılarının başvuru tarihinde, prim borcu ve prim borcuna ilişkin herhangi bir gecikme zammı ve gecikme cezası bulunmaması gerekiyor.
Uygulamanın başlamasının üzerinden 5 ayı aşkın bir süre geçmesine rağmen hala bazı Sosyal Güvenlik Güvenlik Merkezi memurları Bağ-Kur’luların bu taleplerini kabul etmeyip, talep sahiplerini ancak SSK’lı olursanız erken emekli olursunuz diye geri çevirdikleri görülmektedir. Bu durumda olan vatandaşlarımız, 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 28. Maddesini hatırlatabilirler…

Devamını Oku!

Emekli Aylıklarının Haczine İzin Şartı Getirildi...

Sosyal Güvenlik Kurumundan aylık ve gelir alanların aldıkları aylık ve gelirlere Sosyal Güvenlik Kurumu'nun alacakları ve nafaka alacakları dışında icrai işlem yapılamıyor, haciz uygulanamıyordu. Ancak, 5510 sayılı Kanun'un 93. maddesindeki aylık ve gelirlere haciz işlemi yapılamayacağı açıklığına rağmen, aylık ve gelirlerin teminat gösterilmesi sonucunda kredi kullanılması veya icra müdürlüklerince icra uygulanabilmekteydi. Uygulanan haciz işlemine karşı itiraz sonucunda ancak icra işlemi kaldırılabiliyordu.
28.02.2008 tarihli Mükerrer Resmi Gazete'de yayımlanan 5838 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapan Kanun'un 32. maddesiyle 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 93. maddesine eklenen "Bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine ilişkin talepler, borçlunun muvafakati bulunmaması halinde, icra müdürü tarafından reddedilir." ibaresiyle, Emekli aylığı almakta olanlar ile ölüm aylığı, yetim aylığı geliri almakta olanların izinleri olmadan aldıkları aylık ve gelirlere, icra dairesi tarafından icrai işlem yapılamayacaktır...

Devamını Oku!

2022 Sayılı Kanun Kapsamında 65 Yaş, özürlü ve özürlü yakını aylığı

2022 Sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanılması Hakkında Kanun’a göre, 65 yaşını doldurmuş yaşlılar ile 18 yaşını doldurmuş özürlüler ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler arasında 18 yaşını doldurmuş özürlü yakını bulunanlara Sosyal Güvenlik Kurumu Primsiz Ödemeler Genel Müdürlüğü tarafından aylık bağlanmaktadır. İlk müracaatlar, aylık talebinde bulunan vatandaşlarımızın oturdukları yerdeki Defterdarlık veya Mal Müdürlüğü’ne T.C. Kimlik Numarası bulunan kimlikleri ile yapılacaktır. Başvuruları sonrası, aylık talebinde bulunanların şartlarına göre istenen diğer belgeler sırasıyla aşağıda açıklanmıştır.

Aylıklar, Hak Kazanma Şartları ve Başvuru:
1. 65 Yaş - Yaşlılık Aylığı:

65 yaşını doldurmuş, herhangi bir Sosyal Güvenlik Kuruluşundan bir gelir veya aylık almayan vatandaşlarımızdan, her türlü gelirleri aylık ortalaması, muhtaçlık sınırının (1 Temmuz 2008 itibariyle 86,41 TL) altında olan kimselere, her ay ödenen 86,41 TL’lik aylıktır. 65 yaşını doldurmuş, muhtaç durumda olan eşlerin her ikisine de yaşlılık aylığı bağlanır.
Başvuru için istenen belgeler:
- Başvuru Formu, (Defterdarlık veya Mal Müdürlüğünden alınacak, başvuru formundaki 1 No.lu dilekçe kısmı, 3. No.lu Mal bildirim belgesi kısmı başvuran tarafından doldurulacak olup, 2. No.lu İkametgah İlmühaberi muhtarlık, 4. No.lu Muhtaçlık Belgesi de il veya ilçe idare kurulları tarafından doldurulacaktır. Başvuruya ayrıca Nüfus Müdürlüğü’nden alınacak 1 adet Vukuatlı Nüfus Kayıt Örneği de eklenecektir.
- Aylık talebinin vasi tarafından yapılması hallerinde mahkemeden alınmış vasilik kararı
Belgeleri eklenecektir.


2. 65 Yaşından Büyükler için Bakıma Muhtaç Özürlü Aylığı:
65 yaşını doldurmuş başkasının yardımı olmaksızın hayatını devam ettiremeyecek şekilde özürlü (Özür derecesi %70 ve üzeri olanlar) ve aylık tüm gelirleri ortalaması 86,41 TL’nin altında olanlara verilen aylıktır. Yaşlılık aylığından farklı olarak, bu aylık 65 yaşını doldurmuş, bakıma muhtaç düzeyde özürlü olan, özür derecesi %70’in üzerindeki vatandaşlarımıza verilmektedir. Bu aylığı hak kazananlara, muhtaçlık sınırının 3 katı tutarında aylık verilir yani, 259,23 TL’dir
Başvuru için istenen belgeler:
- Başvuru Formu, (Defterdarlık veya Mal Müdürlüğünden alınacak, başvuru formundaki 1 No.lu dilekçe kısmı, 3. No.lu Mal bildirim belgesi kısmı başvuran tarafından doldurulacak olup, 2. No.lu İkametgah İlmühaberi muhtarlık, 4. No.lu Muhtaçlık Belgesi de il veya ilçe idare kurulları tarafından doldurulacaktır. Başvuruya ayrıca Nüfus Müdürlüğü’nden alınacak 1 adet Vukuatlı Nüfus Kayıt Örneği de eklenecektir.
- Vücut Fonksiyon kaybı oranının %70’in üzerinde olduğunu gösteren, açıklama kısmında 2022 Sayılı Kanun’dan yararlanabilir notu düşülmüş, Özürlü Sağlık Kurulu Raporu
- Aylık talebinin vasi tarafından yapılması hallerinde mahkemeden alınmış vasilik kararı

3. Özürlü Aylığı
65 yaşından küçük, 18 yaşından büyük olup, özürlülük oranı %40 – 69 arasında olan, herhangi bir işe yerleştirilmemiş ve aylık tüm gelirleri ortalaması 86,41 TL’nin altında olanlara verilen aylıktır. Bu vatandaşlarımıza verilen aylık miktarı, muhtaçlık sınırının 2 katı oranında olup, 172,82 TL’dir
Başvuru için istenilen belgeler:
- Başvuru Formu, (Defterdarlık veya Mal Müdürlüğünden alınacak, başvuru formundaki 1 No.lu dilekçe kısmı, 3. No.lu Mal bildirim belgesi kısmı başvuran tarafından doldurulacak olup, 2. No.lu İkametgah İlmühaberi muhtarlık, 4. No.lu Muhtaçlık Belgesi de il veya ilçe idare kurulları tarafından doldurulacaktır. Başvuruya ayrıca Nüfus Müdürlüğü’nden alınacak 1 adet Vukuatlı Nüfus Kayıt Örneği de eklenecektir.
- Özür oranını gösteren, açıklama kısmında 2022 Sayılı Kanun’dan yararlanabilir notu düşülmüş, Özürlü Sağlık Kurulu Raporu
- Türkiye İş Kurumuna başvuru yaptığına dair belge,

4. Bakıma Muhtaç Özürlü Aylığı
65 yaşından küçük, 18 yaşından büyük olup, başkasının yardımı olmadan hayatını devam ettiremeyecek derecede özürlü (özürlülük derecesi %70’in üzerinde olan), aylık tüm gelirleri toplamı 86,41 TL’nin altında olan ve özürlü vatandaşlarımıza verilen aylıktır. Bu vatandaşlarımıza verilen aylık miktarı, muhtaçlık sınırının 3 katı oranında olup, 259,23 TL’dir
Başvuru için istenilen belgeler:
- Başvuru Formu, (Defterdarlık veya Mal Müdürlüğünden alınacak, başvuru formundaki 1 No.lu dilekçe kısmı, 3. No.lu Mal bildirim belgesi kısmı başvuran tarafından doldurulacak olup, 2. No.lu İkametgah İlmühaberi muhtarlık, 4. No.lu Muhtaçlık Belgesi de il veya ilçe idare kurulları tarafından doldurulacaktır. Başvuruya ayrıca Nüfus Müdürlüğü’nden alınacak 1 adet Vukuatlı Nüfus Kayıt Örneği de eklenecektir.
- Vücut Fonksiyon kaybı oranının %70’in üzerinde olduğunu gösteren, açıklama kısmında 2022 Sayılı Kanun’dan yararlanabilir notu düşülmüş, Özürlü Sağlık Kurulu Raporu

5. Bakıma Muhtaç Özürlü Yakını Aylığı
Kanunen bakmakla yükümlü olduğu kişiler arasında 18 yaşını tamamlamamış, bakımını fiili olarak gerçekleştirdiği özürlü yakını bulunan vatandaşlarımıza, tüm aylık gelirleri ortalaması muhtaçlık sınırının altında olması şartıyla verilen aylıktır. Bu vatandaşlarımıza verilen aylık miktarı, muhtaçlık sınırının 2 katı oranında olup, 172,82 TL’dir
Başvuru için istenilen belgeler:
- Başvuru Formu, (Defterdarlık veya Mal Müdürlüğünden alınacak, başvuru formundaki 1 No.lu dilekçe kısmı, 3. No.lu Mal bildirim belgesi kısmı başvuran tarafından doldurulacak olup, 2. No.lu İkametgah İlmühaberi muhtarlık, 4. No.lu Muhtaçlık Belgesi de il veya ilçe idare kurulları tarafından doldurulacaktır. Başvuruya ayrıca Nüfus Müdürlüğü’nden alınacak 1 adet Vukuatlı Nüfus Kayıt Örneği de eklenecektir.
- Özür oranını gösteren, açıklama kısmında 2022 Sayılı Kanun’dan yararlanabilir notu düşülmüş, Özürlü Sağlık Kurulu Raporu
- Aylık talebinin vasi tarafından yapılması hallerinde mahkemeden alınmış vasilik kararı

Aylık Başlangıcı ve Ödenmesi
Aylık talebinde bulunanların, aylık başlangıç tarihi başvuru formundaki dilekçe kısmının defterdarlık veya mal müdürlüğü kayıtlarına geçtiği ayı takip eden aybaşından başlatılır. Aylıklar her yılın, Mart, Haziran, Eylül ve Aralık aylarında olmak üzere üç ayda bir peşin olarak talep sahibinin bulunduğu yerdeki Ziraat Bankası Şubesi ve PTT aracılığı ile hak sahiplerinin kendilerine, vekillerine veya vasilerine ya da velilerine herhangi bir belgeye ihtiyaç duyulmaksızın T.C. kimlik numaralarını gösterir Kimlik belgelerini göstermeleri durumunda ödenir.
Aylıklar,
- Doğum tarihinin son rakamı 0-5 olanlara her ödeme döneminin 5. Günü
- Doğum tarihinin son rakamı 1-6 olanlara her ödeme döneminin 6. günü
- Doğum tarihinin son rakamı 2-7 olanlara her ödeme döneminin 7. Günü
- Doğum tarihinin son rakamı 3-8 olanlara her ödeme döneminin 8. Günü
- Doğum tarihinin son rakamı 4-9 olanlara her ödeme döneminin 9. Günü
Ödenir.
Aylık alanlar, aylıklarının Ziraat Bankası şubesine gönderildiği tarihten en geç 6 ay içinde, P.T.T şubesinden ise 4 ay içinde almaları gerekir, aksi halde bu aylıklar Sosyal Güvenlik Kurumu’na iade edilir.
Aylık çıktığı tarihten itibaren aralıksız 1 yıl boyunca aylıklarını almayan hak sahiplerinin aylıkları durdurulmakta olup, aylıklarını 5 yıl boyunca almayanları ise aylıkları kesilmektedir.
5 yıl içinde yazılı olarak talep edenlerin aylıkları ise, bir defada toptan ödenir…
85 yaşın üzerinde yaşlılık aylığı alanlar ile özürlülük oranı %70’in üzerinde olanlar yazılı talepte bulunmaları halinde ödeme günlerinde P.T.T. tarafından konutlarında ödenir.


Aylıkların Kesilmesi ve Bildirim Yükümlüğü
Bağlanan aylıklar, aylık sahibinin ya da bu yönetmelik kapsamında bulunan 18 yaşından küçük Özürlünün;
a) Ölümü,
b) Türk vatandaşlığından çıkması, çıkarılması, yabancı memleket uyruğuna girmesi (Türk Vatandaşlığını muhafaza edenler hariç),
c) Muhtaçlığın kalkması,
ç) Özürlü olması nedeniyle aylık bağlanmış ise bir işte çalışmaya başlaması,
d) Bir akitle gerçek veya tüzel kişiler tarafından bakım altına alınması,
e) Daimi olmayan sakatlık oranının %40'ın altına düşmesi,
f) Evlenmesi sebebiyle muhtaç durumdan çıkması,
g) Özürlü yakınından dolayı aylık alanlarda, özürlünün 18 yaşını tamamlaması veya bakım ilişkisinin fiilen gerçekleşmediğinin belirlenmesi durumunda aylıklar kesilmektedir.
Aylık almakta olanlar veya aylık sahiplerinin eş, kardeş, anne, baba, vasi, kayyum veya vekilleri aylıkların kesilmesini gerektiren hallerin ortaya çıkması durumunda üç ay içinde Sosyal Güvenlik Kurumu Primsiz Ödemeler Genel Müdürlüğü’ne durumu bildirmekle yükümlüdürler.
Bildirim yükümlülüğüne uyulmaması durumunda, yersiz ödenen aylıkların %50 fazlası ile tahsil edilmesi için Valiliklere veya Kaymakamlıklara bildirilir.


Muayene ve Tedavi
Yukarıdaki şartlar içinde aylık alan vatandaşlarımızın muayene ve tedavi giderleri Yeşil Kart verilerek karşılanmaktadır. (18 yaşından küçük özürlü yakınından dolayı aylık alanlarda, bu haktan sadece özürlünün kendisi yararlanır.)


Devamını Oku!

Çeyiz Parası, Evlenme Ödeneği...

Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan (SGK)’dan yetim aylığı almakta olan kız çocuklarının evlenmeleri halinde hem aylıkları kesildiği için hem de evliliklerine destek olmak için kendilerine bilinen adıyla “Çeyiz Parası”, 5510 sayılı Kanun’un 37. maddesi gereğince “evlenme yardımı” ödenmektedir. Sosyal Güvenlik Reformu kapsamında yeniden düzenlenerek evlenme yardımıyla, eski Bağ-Kur yeni 4/b sigortalıların yetim aylığı almakta olan kız çocuklarına da çeyiz parası verilmeye başlanmıştır. Sosyal Güvenlik Reformundan önce devlet memuru olanların eş ve analarına, yetim çocuklarına 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu doğrultusunda çeyiz parası ödenecektir. Hem eski sigorta kolları açısından hem de yeni dönemdeki göre çeyiz parasını incelersek,
a) Devlet Memurlarını Yönünden:
5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu’nun 90. Maddesi’ne göre, “Evlenmeleri sebebiyle dul ve yetim aylığı kesilen eş ve kız çocuklarla, anaya bir defaya mahsus olmak üzere almakta oldukları dul veya yetim aylıklarının on iki aylık tutarı evlenme ikramiyesi olarak ödenir.” Emekli Sandığı’ndan eş veya çocuklarından dolayı dul ve yetim aylığı alan eş, kız çocuk ve anaya evlenmeleri durumunda bir defaya mahsus olarak almakta oldukları aylığın 12 katı tutarında çeyiz parası (evlenme yardımı) verilir. Çeyiz parası bir defaya mahsus olduğu için sonraki evliliklerde ikince defa çeyiz parası (evlenme ikramiyesi) ödenmez. Evlenmesi sonucu aylığı kesilen eş, ana veya kız çocuğundan dolayı diğer hak sahiplerinin almakta oldukları aylıkları 12 aylık süre beklemeden yeniden düzenlenerek artırılır. Ancak 12 aylık süre dolmadan evlilik son bulursa 12 aylık süre dolmadan tekrar aylık bağlanmaz.
Diğer taraftan, 1 Ekim 2008 tarihinden önce ölen ancak 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu’na göre, 10 tam yıl fiili hizmet süresi bulunmadığı için dul ve yetimlerine aylık bağlanamamış olanlardan en az 1800 gün prim (5 yıl fiili hizmet süresi) olanların dul ve yetimlerine yeni dönemde 5510 sayılı Kanun kapsamında dul ve yetim aylığı bağlanabiliyor. Bu şekilde hizmet azlığı nedeniyle aylık bağlanamayan ancak 5510 Sayılı Kanun uyarınca aylık bağlanmış kız çocuklarının evlenmeleri halinde almakta oldukları aylıkların 24 aylık tutarı kadar çeyiz parası verilir. 5434 Sayılı Emekli Sandığı Kanunu kapsamında memuriyete tabi olanlar için yukarıdaki hükümler uygulanacaktır. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu kapsamında ilk defa memur olanlar için, yeni dönemdeki hükümler uygulanacaktır.
b) Eski SSK ve Eski Bağ-Kur Yönünden:
Eski SSK kapsamındaki çeyiz parası (Evlilik yardımı) 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun Ek 12. Maddesine göre, sigortalının ölümünden dolayı aylık ve gelir almakta olan hak sahibi kız çocuklarına evlenmeleri halinde bir defaya mahsus olmak üzere, aldıkları aylık ve gelirlerin 24 aylık tutarı çeyiz parası (Evlilik yardımı) olarak verilirdi. 24 aylık süre içersinde evlenmenin son bulması durumunda, 24 aylık süre tamamlanıncaya kadar hak sahibi kız çocuklarına aylık bağlanmayacağı gibi, 24 aylık süre içerisinde diğer hak sahiplerinin aldıkları aylık ve gelirlerinin oranı da artırılmazdı.
Eski Bağ-Kur sigortalılar yönünden 1479 Sayılı Kanun’da evlenme yardımı (çeyiz parası) ödenmesi yönünde bir hüküm bulunmadığı için, ölen Bağ-Kur sigortalıların yetim aylığı almakta olan kız çocuklarına çeyiz parası ödenmezdi.
Eski SSK ve Bağ-Kur kapsamındaki sigortalılar için yeni dönemdeki hükümler uygulanacaktır.
c) Yeni Dönem (5510 Sayılı Kanun):
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 37. Maddesi ile belirlenen evlilik yardımı, 4/a, 4/b ve 4/c kapsamında yetim aylığı alan, evlenmeleri nedeniyle gelir veya aylıklarının kesilmesi gereken kız çocuklarının evlenmeleri ve talepte bulunmaları durumunda aldıkları aylık ve gelirlerinin iki yıllık tutarında evlenme ödeneği olarak peşin ödenir. Evlilik yardımı alan kız çocuğunun aylığı kesildiği tarihten itibaren iki yıllık süre içinde boşanması veya dul kalması nedeniyle yeniden hak sahibi olması durumunda, 2 yıllık süre tamamlanıncaya kadar aylık ve gelir bağlanmaz. Ancak bu durumda olanlar genel sağlık sigortası kapsamında sayılırlar.
Evlenme ödeneği verilmesi durumunda, 24 aylık sürenin dolmasından sonra, diğer hak sahiplerinin aylık ve gelirleri yeniden belirlenir.
Evlilik yardımı bir defaya (bir evliliğe) mahsus olarak verilmekte olup, istenilen evlilikte alınabilir. Yani ister ilk evlilikte, isterse ikinci evliliğinde kız çocukları alabilirler.
Evlenme ödeneği için resmi evlilik bağı kurulduktan sonra ödeneği alacak kişinin veya vekilinin dilekçe ile
- 4/a(SSK’lılar) ve 4/b(Bağ-Kurlular) kapsamındakiler Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğü Sigortalı Emeklilik İşlemleri Daire Başkanlığı’na
- 4/c (Devlet Memurları) Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı Kamu Görevlileri Daire Başkanlığı’na
başvurmaları gerekmektedir…

Devamını Oku!

Sigortalının Cenaze Ödeneği 289 TL...

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 4. Maddesinin a(eski SSK) ve b(eski Bağ-kur) bendi kapsamındaki sigortalılara ve hak sahiplerine 5510 sayılı Kanun’un 37. Maddesi gereğince,
İş kazası veya meslek hastalığı sonucu veya sürekli iş göremezlik geliri, malullük, vazife malüllüğü veya yaşlılık aylığı almakta iken veya kendisi için en az 360 gün uzun vadeli sigorta kollarına (malullük, yaşlılık, ölüm sigortası) prim ödenmiş sigortalının ölümü halinde cenaze ödeneği verilir.
Cenaze ödeneği öncelikle sigortalının eşine, yoksa çocuklarına, o da yoksa ana babasına, o da yoksa kardeşine verilir. Bunların olmaması durumunda, belgelere dayanan masraflar, masrafı yapan gerçek veya tüzel kişilere verilir.
4/a (eski SSK’lı) ve 4/b (eski Bağ-kur) kapsamındaki ölen sigortalılara, Sosyal Güvenlik Kurulu Yönetimi’nin 26.12.2008 tarih ve 2008/508 sayılı Kararı ile 2009 yılı için 289,00 TL cenaze ödeneği verilmektedir.
Devlet memurları için,
Devlet memurlarının ölümü halinde, ölüm yardımları haricinde cenaze gideri, cenaze nakil gideri ve bu mahiyette bir ödemenin yapılması halinde, Sosyal
Güvenlik Kurumu tarafından ayrıca cenaze yardımı yapılmamaktadır.
Devamını Oku!

Süt Teslim ve Satış Makbuzları ile Bağ-Kur Tescilinizi Yaptırabilirsiniz

Dayım 10.05.1955 doğumlu. Fakat askere erken gitmek için 10.05.1953 olarak yaşını büyütmüş. Şu ana kadar hiçbir sigorta ya da bağ-kur girişi bulunmamaktadır.
Kendisi çiftçilikle ilgileniyor. Hayvan bakımından 04.06.1998 yılına ait dayımın üstünde ismi yazılan yem teslim fişi bulunmaktadır. Ancak bu fişte sadece imza ve isim yazıyor. Yani herhangi bir kaşe bulunmuyor. Birde yine 30.09.2000 e ait olmak üzere inek sütü satış makbuzu var. Bu makbuz resmidir ve üzerinde o zamanın parasıyla 75 milyon yazıyor. Makbuzun alt tarafında da stopaj, ssdf, Bağ-Kur, mera fon a ait kesintiler yer alıyor ödenen meblağda 73.500.000 olarak yazıyor. Size sorularım şunlar
1. Yem teslim fişi ile Bağ-Kura herhangi bir giriş yapılabilir mi?
2. Yem teslim fişi olmazsa üzerinde Müstahsil Makbuzu yazan 2000 yılına ait olan makbuzla bir giriş yapabilir miyiz? Firma Bilgileri mevcut çünkü22 Mayıs 2007 tarihli Tarım Bağ-Kur’u Uygulama Tebliği’nde değişiklik yapan 7. No.lu Tebliğ ve 13.06.2007 tarihli 2007/44 sayılı Kurum Genelgesiyle, 01.4.1994 tarihinden itibaren tarımsal ve hayvancılık faaliyetlerinde bulunup ve ürün teslim ve satışlarından prim kesintisi yapılan fakat Bağ-Kur’a kayıt ve tescili yapılmayan vatandaşlarımızın sattıkları ürün bedellerinden prim kesintisi yapılmış olduğunu gösteren müstahsil makbuzu veya ürün teslim belgeleri ile kuruma başvurup Bağ-Kur kayıt ve tescillerini yaptırabilme olanağı getirilmiştir. Sorularınıza gelince,

1- Tarımsal ve Hayvancılık faaliyetlerinde bulunduğunuza ilişkin, 1998 yılına ait Yem teslim fişleri ile veya varsa Ziraat Odası kaydı ile Sosyal Güvenlik Kurumu İl/Merkez Müdürlüğüne başvurup sigortalılık tescilini yaptırabilirsiniz.



2- Yem teslim fişleri veya Ziraat Odası kaydı bulunmaması durumunda, süt teslim ve satış makbuzları ile de başvurunuzu yapmanız durumunda, kesintinin yapılmış olduğu 30.09.2000 tarihini takip eden aybaşından itibaren yani 01.10.2000 tarihinden itibaren Bağ-Kur sigortalılığı başlatılır. Bağ-Kur sigorta tescilinin yapıldığı tarihten bu yana da hayvancılık faaliyetiniz sürmekte ise 1.10.2000 tarihi ile başvuru yaptığınız tarihi borçlanarak kuruma ödeyebilirsiniz.


Devamını Oku!

Bakıma Muhtaç Özürlü Aylığında Anne ve Babanın Sosyal Güvencesi Dikkate Alınmaz

1 Şubat 1991 doğumlu 18 yaşında özürlü oğlum var. % 80 (seksen) raporludur. Ben özürlü maaşı için mal müdürlüğüne gittim. Bana babanın SSK'lı ve emekli olduğu için baba bakmakla yükümlü olduğunu söylediler. Onun için özürlü maaşı alamayacağı mı belirttiler. Anne bakım ücreti de almaktayım. Ne yapmam gerekir.
2022 sayılı Kanun kapsamında, 18 yaşını tamamlamış başkasının
yardımı olmaksızın hayatını devam ettiremeyecek şekilde özürlü yani vücut fonksiyon kaybı oranı %70 ve üzerinde olan vatandaşlarımıza bakıma muhtaç özürlü aylığı verilirken kendisine bakmakla yükümlü olan anne ve babasının sosyal güvenlik kapsamında olmasından öte, gelirinden özürlü yakınına ayırabileceği rakam dikkate alınmaktadır. Özürlüye bakmakla yükümlü olan kişinin, gelirinden temel giderler düşüldükten sonra, aylık kira, aylık iaşe, çocuklarının eğitim gibi giderleri düşüldükten sonra özürlüye ayırabileceği miktar muhtaçlık sınırının altında ise 2022 sayılı Kanun’un Ek 1. Maddesinin (a) fıkrası gereğince özürlüye 259,23 TL bakıma muhtaç özürlü aylığı verilir. Mal Müdürlüğü’ne yapmış olduğunuz başvurunuzu, 2022 Sayılı Kanun’a Göre Aylık Başvuru Formlarından II. Nolu formla yaparak, formdaki aylık talep dilekçesini, mal bildirim belgesini eksiksiz doldurup, yine aynı formdaki ikametgah ilmühaberini muhtarınıza doldurtturup onaylatarak mal müdürlüğe teslim ediniz. Kabul etmemeleri durumunda, başvurunuzu Primsiz Ödemeler Genel Müdürlüğü Tuna Caddesi No: 7 Kızılay/ANKARA adresine iadeli taahhütlü veya APS posta yoluyla yapınız.

Devamını Oku!

Sigortalılara Süt Parası Ne Kadar Ödenecek?

Analık sigortası kapsamında, sigortalı kadına ve sigortalı erkeğin sigortalı olmayan eşine ve kendi çalışmalarından dolayı emekli olmuş kadına, emekli erkeğin sigortalı olmayan eşine her doğumdan sonra çocuğun yaşaması şartıyla verilen emzirme yardımı(Süt parası) 1 Ocak 2009 tarihinden itibaren 70 TL olarak ödenecek. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun 2009/11 Sayılı Emzirme Ödeneği konulu genelgesinde, Sosyal Güvenlik Kurumu Yönetim Kurulu’nun 26.12.2008 tarihli 2008/507 sayılı kararı ile 2009 yılı için Emzirme Ödeneği 70.00- TL olarak belirlendiği duyuruldu. Bu yazımızda, süt parası nedir, kimler yararlanır, şartları nedir, nasıl alınır inceleyeceğiz.
Süt Parasından Kimler Yararlanabilir

Kısa vadeli sigorta uygulamaları kapsamında, 5510 Sayılı Kanun’un 4/1(a) ve (b) bendi kapsamındaki sigortalı kadına veya sigortalı olmayan eşinin doğum yapması nedeniyle sigortalı erkeğe, kendi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık alan kadına ya da gelir veya aylık alan erkeğin sigortalı olmayan eşine, her çocuk için yaşaması şartıyla doğum tarihinden geçerli olmak üzere emzirme ödeneği verilir. Sosyal Güvenlik Reformundan önce, devredilen Bağ-Kur kapsamındaki sigortalılar süt parası almaz iken yeni dönemde onlarda süt parası alacaklar…



Süt Parası Şartları
Sigortalı kadının veya sigortalı olmayan eşinin doğum yapması nedeniyle sigortalı erkeğin emzirme ödeneği(süt parası) alabilmesi için;
a) 5510 sayılı Kanun 4/1(a) bendi kapsamında olanlar yani hizmet akdine istinaden bir işyerinde sigortalı (Eski SSK’lı)çalışanlar için doğumdan önceki bir yıl içinde en az 120 gün kısa vadeli sigorta kolları primi bildirilmiş olması,
b) 5510 sayılı Kanun 4/1 (b) bendi kapsamında olanlar yani kendi adına ve hesabına (Eski Bağ-Kur’lular) çalışanlar için doğumdan önceki bir yıl içinde en az 120 gün kısa vadeli sigorta kolları primi yatırılmış ve genel sağlık sigortası primi dahil prim ve prime ilişkin her türlü borçlarının ödenmiş olması gerekiyor.
Ayrıca, sigortalı olarak çalışanların hizmet akdinin sona erdiği tarihten, kendi ad ve hesabına çalışanların faaliyetlerine son verdikleri ya da gelir vergisi mükellefi olanlarının mükellefiyetlerinin sona erdiği tarihten başlamak üzere üçyüz gün içinde çocukları doğarsa, sigortalı kadına veya eşi süt parasından yararlanacak sigortalı erkeğe, doğum tarihinden önceki onbeş ay içinde en az 120 gün prim ödenmesi şartıyla süt parası (Emzirme Ödeneği) verilecektir.
Başvuru
- Hizmet akdine istinaden çalışanlar (4/a kapsamındaki-SSK’lı) doğum yapılan hastaneden alınacak doğum raporu ve işyerinden alınacak vizite kağıdı ile bağlı bulundukları Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürlüğü’ne veya Sosyal Güvenlik Merkezine başvurabilirler.
- Kendi ad ve hesabına çalışanlar da (4/b kapsamındaki – Bağ-kur’lu) doğum yapılan hastaneden alınan doğum raporu ile bağlı bulundukları Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürlüğü’ne veya Sosyal Güvenlik Merkezine başvurabilirler.
İsteğe bağlı sigortalılar, kısa vadeli sigortalılık kapsamında prim ödemesi ve bildiriminde bulunmadıkları için emzirme (süt parasından) ödeneğinden yararlanamazlar.
Mail: dsirikligil@gmail.com

Devamını Oku!

Yetim Aylığını Özürlü Aylığı Düzeyine Çıkartma

33 yaşında yüzde doksa özürlüyüm. 4 yıl önceye kadar 375 YTL özürlü maaşı alıyordum. Babam ölünce babamın maaşının üçte biri 155 YTL bağlandı. Ben ikisini 1 yılı kadar aldım ikisini birden aldığım için özürlülük maaşını kestiler. Bide üstüne o zamana kadar aldığım parayı faiziyle birlikte geri istediler 5 bin YTL ödeme imkânım olmadığı için bir avukata danıştım. Oda benden hiçbir şey talep etmeden dava açtı ve davayı kazandım. Ama maaş tekrar bağlanmadı. Şimdi ise annem bakım parası alıyor. Annem babamdan da 360 YTL maaş alıyor. Özürlü maaşını alırsın diyorlar ne yapmalıyım?
Cevap: 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşları İle Özürlü Ve Muhtaç Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Yönetmeliğin 2. Maddesinin (d) bendine göre: herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan aylık ve gelir alan malul çocuklardan, aylık ya da gelirleri özürlülük derecelerine göre ödenecek olan özürlü aylığı tutarından düşük olması durumunda, özürlü aylığı almaya hak kazanır. Ancak hem yetim aylığı, hem de özürlü aylığı olmak üzere iki aylık birden ödenmez. Ancak, yüksek olan aylık ödenir. Maluliyetinizden dolayı babanızdan almakta olduğunuz yetim aylığı maaşı, 2022 sayılı Kanun kapsamında 18 yaşından büyük, maluliyet derecesi %70’in üzerinde olan bakıma muhtaç özürlü vatandaşlarımıza verilen aylık tutarından düşük olduğu için yetim aylığınız, 2022 sayılı Kanun kapsamında bakıma muhtaç özürlü vatandaşlarımıza verilecek aylık düzeyine çıkartılacaktır. Örneğin, 01.01.2009 tarihi itibariyle 18 yaşından büyük bakıma muhtaç özürlü vatandaşlarımıza 259,23 YTL aylık ödenmekte olup, yetim aylığı ise 155 YTL dir. Yani, yetim aylığınız, 18 yaşından büyük bakıma muhtaç özürlü aylığından oldukça düşüktür. Bu nedenle, maluliyetiniz nedeniyle hak ettiğiniz özürlü aylığı miktarı ile yetim aylığınız arasındaki 104,23 YTL’lik fark, talebiniz üzerine Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından aylığınıza ilave edilerek ödenecektir. 4 yıl önce özürlü aylığınızın kesilmesinin nedeni, hem yetim aylığını hem de özürlü aylığını aynı anda almanızdan dolayıdır. Ayrıca, annenizin evde bakım ücreti alması sizin özürlü aylığı almanıza engel olmamakla birlikte, annenize verilen bakım ücreti sadece size bakım hizmeti verdiği için annenize verilen bir aylıktır. Sizin yapmanız gereken, yetim aylığınızın miktarını gösterir belge ve bakıma muhtaç özürlü olduğunuzu gösterir Ağır Özürlü ibareli Sağlık Kurulu raporunuz ile size en yakın Sosyal Güvenlik Kurumu İl/Merkez müdürlüklerine başvurarak almakta olduğunuz yetim aylığını özür derecenize karşılık verilen özürlü aylığı miktarına, yani 260 YTL’ ye çıkarttırabilirsiniz.


Devamını Oku!

Vakıflar Genel Müdürlüğü Muhtaç Aylığı Başvuru Şartları, Yeri

MUHTAÇ AYLIĞI
Vakıflar Genel Müdürlüğünce, vakfiyelerde yer alan hayır şartlarının yerine getirilmesi amacıyla 27.09.2008 tarihli ve 27010 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “ Vakıflar Yönetmeliği” hükümleri gereğince muhtaç aylığı bağlanmaktadır.

MUHTAÇ AYLIĞINDAN YARARLANMA ŞARTLARI
- Annesi ya da babası olmayan muhtaç çocuklar ile % 40 ve üzeri engelli olan muhtaçlara;


- Sosyal güvencesi olmaması,

- Herhangi bir gelir veya aylığı bulunmaması,

- Mahkeme kararı veya kanunla bakım altına alınmamış olması,

- Gelir getirici taşınır ve taşınmaz malı mevcut olmaması veya olup da bunlardan elde edeceği aylık ortalama gelirinin bu yönetmelikle belirlenen muhtaç aylığı miktarını geçmemesi,halinde muhtaç aylığı bağlanır.

BAŞVURU İÇİN GEREKLİ BELGELER
- Muhtaç aylığı başvuru formu,
- Engelliler için özrünü belirten sağlık kurulu raporu.

2012 YILI BAŞVURU YERİ VE ŞEKLİ

Muhtaç aylığı talebinde bulunan kişiler başvuru formunu doldurup imzaladıktan sonra engelli ise özrünü belirten sağlık kurulu raporunu ekleyip, ikamet ettiği ilin bağlı olduğu Vakıflar Bölge Müdürlüğüne şahsen, posta yoluyla veya Genel Müdürlüğün internet sitesi üzerinden başvuru yapabilirler. 2012 yılında muhtaç engelliler ile yetim çocukların her birine aylık olarak 354,24 TL ödenmektedir.

EK: Muhtaç Aylığı Başvuru Formu
Muhtaç Aylığı Başvuru Formu için tıklayınız.


Devamını Oku!

2022 Sayılı Kanuna Göre 18 Yaşından Büyük Özürlülere Bakıcı Aylığı Verilmez…

74 yaşında olan % 80 özürlü olan bir kişi almış olduğu sağlık raporunda 2022 Sayılı yasaya göre aylık alabilir denmektedir. Buna göre bu kişi kendisi muhtaç aylığı mı alır, yoksa bu kişiye bakan kişi bakıcı aylığı mı alır. Kanuni dayanağıyla birlikte yazarsanız sevinirim...
Cevap: 2022 sayılı Kanun’un Ek 1. Maddesine göre, kapsamında, başkasının yardımı olmaksızın hayatını devam ettiremeyecek derecede özürlü ve özür oranı %70’in üzerinde olan 18 yaşının üstündeki özürlü vatandaşlarımızın kendilerine bakıma muhtaç özürlü aylığı verilir.
65 yaşının üstünde olup, 2022 Sayılı Kanun'un 1. Maddesindeki şartları yerine getiren 65 yaşını doldurmuş güçsüz bakıma muhtaç vatandaşlarımız, özürlülük oranları %70’in üzerinde olup başkasının bakımına muhtaç durumda ise kendilerine 259,23 TL aylık bağlanır. Bu nedenle sorunuzda belirttiğiniz %80 oranında özürlü olan kişi, 18 yaşının üstünde olması nedeniyle kendisi bakıma muhtaç özürlüğü aylığı alır. Bakımını üstlenen kişi değil.
2022 sayılı Kanun kapsamında verilen tek bakıcı aylığı (Özürlü Yakını Aylığı), 2002 Sayılı Kanun’un Ek 1. Maddesinin 1. Fıkrasının (c) bendine göre, kanunen bakmakla yükümlü olduğu 18 yaşını tamamlamamış özürlü yakını bulunanlara, özürlün bakım ilişkisini fiilen üstlenmesi kaydıyla verilen 172.82 TL’lik aylıktır.
Ancak 2828 Sayılı Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu'nun Ek 7. maddesine göre, başkasının bakımı olmadan hayatını sürdüremeyecek derecede özürlü olup, Sağlık Kurulu raporu ile "Ağır Özürlü" olduğu onaylanan vatandaşlarımızın, aile fertlerinin aylık gelirlerinin toplamının kişi başına düşen miktarı asgari ücretin 2/3’ünden, yani 318 TL'den düşük ise, fiili bakımını üstlenen bakıcısına net asgari ücret oranında, 477,18 TL evde bakım aylığı verilir.
Saygılarımla...


Devamını Oku!

Kriz Döneminde İşçi ve İşveren Hakları

ABD’de başlayıp, etkisini kısa sürede dünya ölçeğinde hissettirmeye başlayan ve küreselleşen kriz, iş dünyasında etkisini göstermeye başladı. Uluslar arası arenada ülkeler, bankaları ve mali kurumları kurtarmak için çeşitli destek paketleri ve çözüm önerileri getirirken doğal olarak her krizde olduğu gibi çalışanlar da nasibini almaya başladı. Bu yazımızda, kriz dönemlerinde işçi ve işveren haklarını incelemeye çalışacağız...
Ülkemizde 2000-2001 döneminde yaşanılan ekonomik krizlerle binlerce çalışan işini kaybetmişti. Küresel krizle birlikte yine çalışanlar işlerini kaybetmeye başladı. İşletmelerin özellikle kriz dönemlerinde öncelikli olarak reklam giderleri gibi çeşitli giderlerinden kısıtlamaya çalışarak krize karşı önlemler alabileceği kanısına rağmen artık krize karşılık öncelikli önlem çalışanların işine son verilerek alınmaya başlandı. Ülkemizde de hatırı sayılır finans kuruluşlarının topluca işten çıkarmalar yapması, işyerlerinin üretimlerini durdurup ücretsiz izinler kullandırmaya başlaması, iflas nedeniyle işyerlerinin kapanması ve işçilerin işsiz kalması ülkemizin de ekonomik krizin içine girdiğini gösteriyor.
Türkiye İş Kurumu’nun 2008 Ekim ayı İstatistik Bülteni’nde açıkladığı verilere göre, Ekim ayında işsiz kalıp da işsizlik ödeneğinden faydalanmak için 28 bin 307 kişi başvurmuş, şirketlerinin iflası nedeniyle de 34 kişiye ücret garanti fonundan maaşları ödenmiştir. Bültende kısa çalışma ve kısa çalışma ödeneğine ilişkin en son 2007 yılı rakamları verilmekte olup, 2007 yılında 40 kişiye kısa çalışma ödeneği yapılmıştır.
Ekonomik kriz nedeniyle çalışanların ve işverenlerin karşılaşacağı ücretsiz izin, kısa çalışma ve kısa çalışma ödeneği, ücret garanti fonu, işsizlik ödeneği, ücretlerde indirime gitme ve toptan işçi çıkarma uygulamalarına ilişkin usul ve esaslar yazımızın konusunu oluşturacaktır.
ÜCRETSİZ İZİN
Ekonomik kriz nedeniyle üretimin yavaşladığı veya tamamen durduğu dönemlerde ücretsiz izin uygulaması işverenler tarafından sıkça uygulanır hale gelmiştir. 4857 sayılı İş Kanunu’nda çalışanların ücretsiz izin hakkı oldukça azdır. Bunlar, doğum yapan kadın işçinin doğum sonrası 74. Maddenin 5. Fıkrasına göre “İsteği halinde kadın işçiye, onaltı haftalık sürenin tamamlanmasından veya çoğul gebelik halinde onsekiz haftalık süreden sonra altı aya kadar ücretsiz izin verilir.” hükmü doğrultusunda kullandığı izin ve işçilerin yıllık izinlerini işyerlerinin bulunduğu yerden başka bir yerde geçirmesi ve bunu belgelendirmesi durumunda 56. Maddenin 6. Fıkrası gereğince 4 güne kadar verilen ücretsiz yol iznidir. Görüldüğü gibi İş Kanunu’ndaki ücretsiz izin iki durum dışında ücretsiz izin hakkı bulunmamaktadır. Özellikle, işverene işçiyi ücretsiz izne gönderme hakkı bulunmamakla birlikte bu hak tamamen çalışana verilmiştir.
Öte yandan ücretsiz izin çalışanın kendinin talep etmesi durumunda veya işverenin ücretsiz izin önerisini kabul etmesi halinde mümkündür. Kriz sürecinde işini kaybetme sıkıntısı yaşayan işçiler bu öneriyi genelde kabul ederler. Ancak, ücretsiz izin çalışanlar açısından birçok kaybı da beraberinde getirir; ücretsiz izin uygulanan bu dönemde işçi başta ücretinden olmakta, sigorta primleri ödenmemektedir.
Ücretsiz izin uygulaması işverenin somut ve kabul edilebilir gerekçelerle ücretsiz izin önerisini çalışanın açık kabulü ile gerçekleşmesi durumunda yazılı bir anlaşmanın yapılması ve çalışanın yazılı rızasının alınması, ücretsiz izin süresinin açıkça belirtilmiş olması gerekir. Bu doğrultuda çalışan ve işveren arasında ücretsiz izin uygulamasına ilişkin yapılmış yazılı ve açık ücretsiz süresinin belirtildiği uzlaşma şekil bakımından İş Kanunu’nun 22. Maddesi doğrultusunda uygun görülmektedir.
Çalışanın ücretsiz izin önerisini kabul etmemesi durumunda, tek taraflı bir kararla işverence işçinin ücretsiz izne sevk edilmesi işverence yapılmış haksız bir feshi ortaya çıkaracaktır. “… işçinin rızası ve yazılı muvafakatı bulunmadan işverence davacının tek taraflı ücretsiz izne çıkarılması eylemli bir fesih olup, dairemizin yerleşik içtihatlarına göre bu durum davacı işçi açısından iş akdinin haksız fesih halini oluşturur ve işçi ihbar tazminatına da hak kazanır.” (Yargıtay 9. H.D, 2003/12258 E., 2004/1460 K.) Yargıtay’ın vermiş olduğu bu kararda öncelikle tarafların arasında yazılı bir anlaşmanın olması gerekliliği vurgulanıp, yazılı bir anlaşmanın olmaması ve tek taraflı işveren tarafından ücretsiz iznin uygulanması durumunda iş akdinin haksız feshi gerçekleşmiş olup, çalışan ihbar tazminatı dahil tüm haklarını kazanmaktadır.
İŞVERENİN İŞÇİ ÜCRETLERİNDE İNDİRİM YAPMASI
4857 sayılı İş Kanunu’nu ücret bölümüne bakıldığında işçi ücretlerinin yasanın koruyucu hükümleri çerçevesinde korunduğunu görmekteyiz. Çalışanın tek gelir kaynağı olan ücret yasal güvence ile koruma altına alınmış olup, ücretsiz izin uygulamasında olduğu tek taraflı olarak işveren tarafından uygulanamaz. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 62. Maddesi;
“Her türlü işte uygulanmakta olan çalışma sürelerinin yasal olarak daha aşağı sınırlara indirilmesi veya işveren düşen yasal bir yükümlülüğün yerine getirilmesi nedeniyle ya da bu kanun hükümlerinden herhangi birinin uygulanması sonucuna dayanılarak İŞÇİ ÜCRETLERİNDE HER NE ŞEKİLDE OLURSA OLSUN EKSİLTME YAPILAMAZ.”
Açık olarak İş Kanunu’nun yukarıdaki maddesiyle çalışma sürelerindeki azaltma nedeniyle işçilerin ücretlerinde herhangi bir indirim yapılamayacağı belirtilmiştir. Ancak Yargıtay, 1475 sayılı mülga İş Kanunu’nun 60. Maddesine ilişkin vermiş olduğu kararda, (Yargıtay 9. Daire, E. 2001/19469, K. 2002/4655);
“Mahkemece İş Yasası’nın 60. Maddesi hükmü gereğince (1475 Sayılı İş Kanunu) ücretten indirim yapılamayacağı gerekçesiyle sözleşmede belirlenen ücrete değer verilemeyeceği sonucuna varılmışsa da bu hüküm işverenin tek taraflı olarak ücrette indirim yapamayacağı yasağı ile ilgilidir. TARAFLAR ANLAŞARAK HER ZAMAN ÜCRETTE İNDİRİM YAPABİLİRLER.” Bu karar her ne kadar eski İş Kanunu’na ilişkin verilmiş olsa da yeni İş Kanunu’nun uygulandığı bu dönemde bu konuda herhangi bir değişiklik bulunmamaktadır.
Ayrıca, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 22. Maddesi ile iş yaşamına giren, çalışma koşullarındaki değişiklikle iş sözleşmesi feshi uygulaması kapsamında işverenler iş sözleşmesine ilişkin her türlü değişiklik talebini öncelikle çalışana yazılı olarak bildirmek zorundadır. Çalışan ise, altı iş günü içinde yazılı olarak kabul etmemesi halinde durum işçiyi bağlamaz. İşçinin yazılı bildiriye hiç yanıt vermemesi de kabul etmediği anlamına gelmektedir. Ücret indirimi de bu madde kapsamında değişiklik önerisi olarak kabul edilmektedir. İşçi öneriyi kabul etmemesi durumunda, işverenin iradesiyle kendine tek taraflı uygulanmakta olan ücret indirimini gerekçe göstererek İş Kanunu’nun 24. Maddesinin 2. Fıkrasının “e) İşveren tarafından işçinin ücreti kanun hükümleri veya sözleşme şartlarına uygun olarak hesap edilmez veya ödenmezse,” bendi gereğince iş sözleşmesini haklı nedenle feshedip, kıdem tazminatını alarak işi bırakabilir.
Ücretlerde indirim hususu tarafların yazılı olarak açık bir şekilde belirterek ve karşılıklı kabulleri ile uygulanabilir.
KISA ÇALIŞMA VE KISA ÇALIŞMA ÖDENEĞİ
Genel ekonomik kriz veya zorlayıcı sebeplerle işverenlerin zor durumda kaldığı dönemlerde çalışanların mağdur edilmemesi için kısa çalışma ve kısa çalışma ödeneği getirilmiştir. Kısa çalışma, işyerinde uygulanan haftalık çalışma süresinin geçici olarak, en az dört hafta en fazla 3 ay süreyle, en az üçte bir oranında azaltılarak uygulanmasıdır.
İşverenin haftalık çalışma süresini önemli ölçüde azaltması, işyerindeki faaliyeti tamamen veya kısmen durdurması halinde, durumu ivedilikle gerekçeleriyle birlikte bulunduğu yerdeki Türkiye İş Kurumu’na, işyerinde toplu iş sözleşmesi olması durumunda sendikaya yazılı olarak bildirmesi gerekir.
Kısa çalışma ödeneğinden yararlanma şartları;
- İşyerinde geçici olarak en az dört hafta işin durması, (bu durum kısa çalışma kapsamında 3 ayı geçemez)
- İşçinin kısa çalışma ödeneği hak kazanabilmesi için, çalışma süreleri ve işsizlik sigortası primi ödeme gün sayısı bakımından işsizlik ödeneğine hak kazanmış olması gerekir.
Yani,
Kısa çalışmanın başladığı tarihten önceki 120 gün içinde kesintisiz primi ödenmiş olanlardan son üç yıl içinde en az 600 gün süreyle işsizlik sigortası primi ödemiş olan işçiler yararlanabilir. Günlük kısa çalışma ödeneği miktarı, işsizlik ödeneği miktarı kadardır. Aynı zamanda kısa çalışma ödeneği olarak yapılan ödemeler, kısa çalışmanın başladığı tarihte belirlenen işsizlik ödeneği sürelerinden düşülür.
ÜCRET GARANTİ FONUNDAN YARARLANMA
Ücret garanti fonu, işsizlik sigortası içinde oluşturulan, 4857 sayılı İş Kanunun 33. maddesine istinaden, işverenin konkordato ilan etmesi, işveren için Aciz Vesikası alınması veya iflası nedenleri ile ödeme güçlüğüne düşmesi nedeniyle iş ilişkisinden kaynaklanan son üç aylık ücret alacaklarını alamayan işçilerin alacaklarının karşılandığı fondur. İŞKUR’un 2008/Ekim ayı bültenindeki açıklamasına göre, ekim 2008 ayında Ücret Garanti Fonu’ndan 34 kişiye toplam 35.628,27 YTL ödeme yapılmıştır.
Ücret Garanti Fonu’ndan;
- İş Kanunu’na tabi işyerlerinde hizmet akdi ile işçi çalıştıran işverenin,
a) Konkordato ilan etmesi,
b) İşveren için aciz vesikası alınması
c) İflası veya iflasın ertelenmesi nedenleri ile işverenin ödeme güçlüğüne düşmesi
- yukarıdaki şartların oluşması durumunda çalışan,
- İcra Dairesinden alınan Aciz Vesikası veya Aciz Vesikası hükmündeki Haciz Tutanağı,
- İflas Kararının, Ticaert Sicil Gazetesi veya İflas Dairesince yurt düzeyinde trajı en yüksek beş gazeteden birinde yapılan ilanı,
- İcra Tetkik Merciince verien konkordato mühletine ait kararın tasdikli sureti veya yurt düzeyinde trajı en yüksek beş gazeteden birinde yapılan mühlet ilanı veya Ticaret Sicil Memurluğundan alınacak konkordatoya ilişkin belge.
Yukarıdaki belgelerden en az biri ile, 01.06.2003 tarihinden itibaren ücret alacağı bulunan çalışan, resmi kimlik belgesi ve işveren tarafından düzenlenen İşçi Alacak Belgesi veya son üç aylık ücretlerinin ödenmediğini belirten sair belge ile birlikte ikamet ettiği yere en yakın Türkiye İş Kurumu başvurmaları Ücret Garanti Fonu’ndan yararlanabilirler. Ödemeler, işverenin ödeme güçlüğüne düşmesinden önceki son bir yıl içindeki ödenen temel ücret üzerinden işçiye ödenir.
İŞSİZLİK ÖDENEĞİ
Ekonomik kriz sürecinde ister işveren çalışanı işten çıkarmış olsun, ister yukarıdaki şartların oluşmaması nedeniyle işçinin 4857 sayılı Kanunun’un 24. Maddesi kapsamında işi bırakması halinde kendisine işsizlik ödeneği verilir.
Hizmet akdinin sona ermesinden önceki son 120 gün, prim ödeyerek sürekli çalışmış olanlardan, son üç yıl içinde;
a) 600 gün sigortalı olarak çalışıp işsizlik sigortası, primi ödemiş olan sigortalı işsizlere 180 gün,
b) 900 gün sigortalı olarak çalışıp işsizlik sigortası primi ödemiş olan sigortalı işsizlere 240 gün,
c) 1080 gün sigortalı olarak çalışıp işsizlik sigortası primi ödemiş olan sigortalı işsizlere 300 gün,
Süre ile işsizlik ödeneği verilir.
İşten ayrılan işçi, işsizlik ödeneği için işten ayrıldıktan sonra 30 gün içinde Türkiye İş Kurumu’na başvurması gerekir.
TOPLU İŞÇİ ÇIKARMA
İş Kanunu’nun 29. Maddesine göre işveren, ekonomik, teknolojik, yapısal ve benzeri işletme, işyeri veya işin gerekleri sonucu işyerinde çalışan işçi sayısı:
- 20 ile 100 işçi arasında ise, en az 10 işçinin,
- 101 ile 300 işçi arasında ise, en az yüzde on oranında işçinin,
- 301 ve daha fazla ise, en az 30 işçinin
işine 17. madde uyarınca ve bir aylık süre içinde aynı tarihte veya farklı tarihlerde son verilmesi toplu işçi çıkarma sayılır.
Yukarıdaki şartların oluşması durumunda işveren, işçi çıkarmanın sebepleri, bundan etkilenecek işçi sayısı ve grupları ile işe son verme işlemlerinin hangi zaman diliminde gerçekleşeceğine ilişkin bilgilerin bulunduğu bir bildirge hazırlayarak,
- İşyeri sendika temsilciliğine
- Çalışma Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge Müdürlüğü’ne
- Türkiye İş Kurumu İl Müdürlüğü’ne
Otuz gün önceden vermek zorundadır. Toplu işçi çıkarma, bildirimin yapıldığı tarihten 30 gün sonra uygulanmaya başlanır ve 30 günlük süre içinde yukarıda belirtilen oranlarda yapılır. Örneğin, 35 işçi çalıştıran işverenin, 13 işçiyi işten çıkartmak istediğini yukarıdaki kurumlara 25 Eylül 2008’de bildirim yapması durumunda, işçilere yapılacak fesih bildirimi 30 gün geçtikten sonra, yani 26 Ekim 2008 tarihinden itibaren başlayacaktır.
İlk işçi veya işçilerin çıkarılma tarihinden itibaren bir aylık süre işlemeye başlar. Bu sürenin içinde yasanın aradığı sayıda işçinin çıkarılmasıyla toplu işçi çıkarımı hükümleri uygulanacak olup, işçi çıkarımının ay içinde aynı gün veya birbirini takip eden günlerde yapılmasının bir önemi yoktur.
Örneğin, Toplu işçi çıkarımı olması için, 86 işçinin çalıştığı bir iş yerinde 1 Aralık 2008’de 3 işçi, 15 Aralık 2008’de 5 işçi, 28 Aralık 2008’de 5 işçinin çıkarılması gerekir.
Toplu işçi çıkarımının gerçekleşmesi için en az 20 işçinin çalıştığı bir işyeri ve en az da 10 işçinin işten çıkarılması gerekiyor. Toplu işçi çıkarmanın kapsamına girmeyen işçiler,
- Süreksiz işlerde istihdam edilen işçiler
- Deneme süresinde olan işçiler
- İşverenin derhal fesih hakkını kullanarak işten çıkarttığı işçiler,
- Mevsim ve kampanya işlerinde çalışan işçiler,
- İş sözleşmesi işçi ve işverenin anlaşması sonucu feshedilen işçiler,
- İş sözleşmesi işçi tarafından feshedilen işçiler.
Toplu işçi çıkarma kapsamına giren işçilerin ihbar sürelerine ilişkin ücretleri ve diğer hakları ödenerek işçilerin işyeri ile ilişkisi kesilir. Toplu işçi çıkarma iş güvencesi itibariyle yargı denetimine tabi tutulacağından ve feshin geçersiz sayılarak işe iade kararı verilebileceğinden işveren toplu işçi çıkarmanın nedenlerini ispatlayabilir durumda olması gerekir.
Toplu işçi çıkarımına tabi tutulan işçiler, İş Kanunu’nun 18., 19., 20. ve 21. Maddelerinde düzenlenmiş olan iş güvencesine tabi iseler, fesih sebebinin geçersizliğini öne sürerek iş mahkemesine başvurabilirler.
İşveren toplu işçi çıkarmanın kesinleşmesinden itibaren altı ay içinde aynı nitelikteki iş için yeniden işçi almak istediğinden toplu olarak çıkardığı işçilerden nitelikleri uygun olanları tercihen işe çağırır.
Toplu işçi çıkarmanın İs Kanunu’nun 29. Maddesine aykırı olarak uygulanması durumunda, işveren ve işveren vekiline işten çıkan her işçi için 360 YTL para cezası verilir.
SONUÇ:
Genel ekonomik krizin atmosferinde işverenlerimizin ve işçilerimizin karşılaşacakları sıkıntılar doğrultusunda durumu sosyal güvenlik ve iş hukuku açısından ele almaya çalıştık. Önerilerimiz doğrultusunda gerek işverenlerimiz, gerekse çalışanların krizi elbirliğiyle aşması ve sosyal güvenlik mevzuatı içinde kalıp mağduriyetlerin doğmaması en güzel olanı. Ayrıca, ekonomik krizin dalga dalga yayılıp ülkemizi de etkisi altına aldığı bugünlerde, işverenler ve işletme sahipleri krizin etkisini çalışanlarının işlerine son vererek azaltmak yerine, farklı tasarruflara ve alternatiflere yönelmesi kriz sonrası dönem için kalifiye eleman ihtiyacı açısından isabetli bir karar olacaktır. Nitelikli iş gücünün her dönemde olduğu gibi bu günde ciddi ihtiyaç olduğunu unutmamak gerekir…

Devamını Oku!

Bağ-Kur’lular 1 Nisan Fırsatını Kaçırmayın…

4/b kapsamında sigortalı olanlardan 04.10.2000 ile 1.10.2008 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalısı olmasını gerektirecek faaliyette bulunup da vergi mükellefiyeti olanlardan Bağ-Kur’a tescil ve kaydını yaptırmayan vatandaşlarımız, 1 Nisan 2009 tarihi mesai bitimine kadar başvurmaları halinde, 04.10.2000 ile 1.10.2008 tarihleri arasındaki süreleri borçlanabilecekler.
Kimler için fırsat?

04.10.2000 – 01.10.2008 tarihleri arasında vergi mükellefiyeti olmasına rağmen Bağ-Kur’a kaydını yaptırmayan:
- Ticari kazanç veya serbest meslek kazancı nedeniyle gerçek veya basit usulde gelir vergisi mükellefi olanlar
- Anonim şirketlerin yönetim kurulu üyesi olan ortakları, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komandite ortakları, diğer şirket ve donatma iştiraklerinin ise tüm ortakları
1 Nisan 2009 tarihi mesai bitimine kadar başvurmaları halinde bu fırsattan yararlanabilecekler.
Nasıl Başvuru Yapılacak?
Kapsama girenler, Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan veya Sosyal Güvenlik Kurumu’nun internet sitesinden temin edecekleri “VERGİ BORÇLANMASI TALEP DİLEKÇESİ” ile bağlı bulundukları Sosyal Güvenlik Kurumu İl/Merkez Müdürlüğü’ne başvurularını yapacaklar. Borçlanma talebinde bulunanlar, VERGİ BORÇLANMASI TALEP DİLEKÇESİ’nde borçlanma miktarının hesaplanması için prime esas günlük kazancı asgari veya azami oranda seçerek, (Ancak, hesaplanan aylık prim oranı 30.09.2008 tarihindeki geçerli olan Bağ-Kur’un 24. Basamağındaki sağlık primi dahil tutarı geçemeyecek. Yani 784,28 TL’yi) vergi dairesine de onaylatıp başvurusunu yapabilecekler.
Borcun Hesabındaki Alt ve Üst Sınır
Vergi borçlanmasına ait borcun hesabında, talep dilekçesindeki belirlenen borçlanma şekli esas alınacaktır. Borçlanmada prime esas günlük kazancın alt sınırı ile üst sınırı arasında seçilen kazancın %32’si kullanılarak hesaplanacaktır. Seçilen kazanç miktarı doğrultusunda tespit edilen aylık prim oranı sigortalının borçlandığı döneme ait basamak sayısındaki en yakın sağlıklı prim dahil basamağa karşılık olarak kabul edilecek.
Örnek: Prime esas günlük kazancın asgarisi üzerinden (günlük asgari ücret, yani 22,20 TL) kazanç beyan eden birisi, 3 yıl 9 aylık (1350 gün) vergi borcu süresini borçlanmak istesin,
Borçlanmaya Esas Tutar: 22,20 x %32 x 1350 = 9.590,40 TL
Basamağa Esas Günlük Kazanç= 9.590,40 / 1350 = 7,10 TL
Basamağa Esas Aylık Kazanç= 7,10 x 30= 213,12 TL
En Yakın Sağlık Primi Dahil Basamak Karşılığı= 2 (Yani Eski Bağ-Kur Basamak sırasında 2. Basamak)
Ödeme Süresi
Talepte bulunanlar, borçlarının hesaplanarak kendilerine kurum tarafından tebliğ edilmesinden sonra 6 ay içinde tamamını da ödemeleri gerekiyor. Borcun tamamının 6 aylık sürede ödenmemesi durumunda borçlanma iptal edilerek, kısmi ödeme yapılmış ise de ödenen tutar iade edilecektir.
Diğer
Vergi Mükellefiyetine ilişkin sürelerin borçlanılmasında,
- Sürelerin bir kısmı değil tamamı borçlanılacak ve borcun tamamı ödenecektir, yani ödenildiği kadar borçlanma kabul edilmemektedir.
- Borçlanılacak sürelerin içinde diğer sigortalılıklara ilişkin sürelerin bulunması halinde diğer sigortalılık süreleri iptal edilecek, yani bu tarihler arasında SSK’lı olarak çalışmalar bulunuyorsa iptal edilecektir
- 1 Nisan 2009 tarihine kadar kuruma başvurduğu halde, ödeme süresi içinde vefat eden sigortalıların hak sahipleri söz konusu süre içinde borcun tamamını ödeyerek borçlanma hakkından yararlanabilecekler.
Bağ-Kur’lu olanlar 4 Ekim 2000 ile 1 Ekim 2008 tarihleri arasında kaydını yaptırmamışlar ise bu fırsatı kaçırmasınlar. Özellikle, güne ve sigortalılık süresine ihtiyaçları olanlar…
Ne…
Yaşlı ve Özürlü Aylıkları 2009 ilk altı ayında,
- Yaşlılık Aylığı 86,41 TL (65 Yaşından Büyük Olanlar)
- Özürlü Aylığı 172, 82 TL (18 Yaşından Büyük, %40 - %69 özürlü Olanlar)
- Bakıma Muhtaç Özürlü Aylığı 259,23 TL (18 Yaşından Büyük, %70 ve üzeri özürlü Olanlar)
- Özürlü Yakını Aylığı 172,82 TL (18 Yaşından Küçük Özürlü Yakını Olanlar)
oldu…


Devamını Oku!

Memurlara muayene ücreti başladı

Devlet memurları ve bakmakla yükümlü olduğu aile fertleri 1 Ocak 2009 tarihi itibariyle ayakta tedavilerinde hekim ve diş hekimi muayenelerinde, protez, ortez ve tıbbi malzeme kullanımlarında, yardımcı üreme (tüp bebek) tedavilerinde katılım payı ödeyecekler. Konuya ilişkin, 5828 sayılı 2009 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun 28. Maddesine göre hazırlanan Tedavi Katılım Payının Uygulanması Hakkında Tebliğ 31 Aralık 2008 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak, 1 Ocak 2009 tarihinde yürürlüğe girdi. Bu tebliğ doğrusunda konuyu açıklamaya çalışalım.
Kimler katılım payı (muayene ücreti) ödeyecek

Devlet memurları ile birlikte, bakmakla yükümlü olduğu,
- Eşi,
- 18 yaşını, lise ve dengi öğrenim görmesi halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim görmesi halinde 25 yaşını doldurmamış ve evli olmayan çocukları ile yaşına bakılmaksızın Malul oldukları tespit edilen evli olmayan çocukları,
- Geçimi memur tarafından sağlanan anne ve babası
Katılım Payı Alınacak Sağlık Hizmetleri:
- Hekim ve diş hekimi muayeneleri
- Protez, ortez ve tıbbi malzeme kullanımı,
- Yardımcı üreme yöntemi tedavileri (Tüp Bebek)
Alınacak Katılım Payları:
a) Muayene ve Tedavilerde Alınacak Katılım Payları:
- İkinci basamak resmi sağlık kurumlarında her poliklinik muayenesi 3 TL muayene ücreti alınacak. Kızılcahamam Devlet Hastanesi, Kazan Devlet Hastanesi gibi ikinci basamak sağlık kuruluşlarındaki her bir poliklinik muayenesinde alınacak ücret.
- Eğitim Araştırma Hastanelerinde yine her bir poliklinik muayenesi için 4 TL muayene ücreti alınacak. Ankara’daki Atatürk Araştırma Hastanesi’nde yapılan muayeneler bu ücret kapsamında sayılmaktadır.
- Üniversite Hastanelerinde her bir poliklinik muayenesi için 6 TL muayene ücreti alınacak olup, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültelerinde yapılan muayeneler bu ücretlendirme kapsamında sayılmaktadır.
- Vakıf Üniversiteleri ve Özel hastaneler de ise, yine her bir poliklinik muayenesi için 10 TL muayene ücreti alınacak olup, muayene ücreti en fazla %30 oranında artırılacaktır. Fatih Hastanesi, Başkent Hastanesi özel üniversite hastanesi olarak veya Akay Hastanesi, Bayındır Tıp Merkezi ise özel hastane olarak bu kapsamda değerlendirilir.
b) Tıbbi Malzemedeki Katılım Payı:
Protez, ortez, ve tıbbi malzemeler için, devlet memurları ve bakmakla yükümlü olanlar için her bir tıbbi malzeme için %20 oranında katılım payı alınacaktır. Katılım payı uygulanacak tıbbi malzemeler, gözlük cam ve çerçeveleri, ağız protezleri, vücut dışı kullanılan protezler ve ortezler…
c) Yardımcı Üreme Yöntemlerindeki Alınacak Katılım Payı:
Aşılama, Tüp Bebek, Mikroenjeksiyon gibi yardımcı üreme yöntemlerindeki,
- Birinci denemede %30,
- İkinci denemede %25
Oranında katılım payı alınacaktır.
Birinci basamak resmi sağlık kuruluşlarında (sağlık ocakları) yapılan muayene ile aile hekimliği uygulamasına geçilen illerde aile hekimi muayenelerinden katılım payı alınmayacaktır. Ayrıca acil poliklinik muayenelerinde katılım ücreti alınmayacaktır. İlçemizde aile hekimliği uygulaması olmaması nedeniyle, sağlık ocağındaki muayenelerden herhangi bir ücret alınmayacaktır.
Muayene Katılım Payları Nasıl Tahsil Edilecek,
Devlet memurları ve bakmakla yükümlü olduğu aile fertlerinin muayene katılım payları, muayene ve tedavi oldukları sağlık kurum ve kuruluşları tarafından düzenlenen tedavi faturaları kurumlarına gönderilerek, kurum mutemeti tarafından memurun aylık ve ücretinden kesilmek suretiyle tahsil edilecektir.
Muayene Katılım Payları Aylıklardan Kesilmesine İlişkin İşlemler,
- Katılım payı tutarları memurların takip eden aydaki aylıklarından kesilmek üzere aylıklara ait ödeme belgeleri (bordrolar) üzerinde gösterilecek,
- İstifa nedeniyle görevinden ayrılan devlet memurunun katılım payı tutarı aylık bordrosuna yansıtılmadığı için, kişiye borç çıkarılarak tahsili sağlanacak, ancak katılım payı tutarı 15 TL’den az olması durumunda takip edilmeyecek ve kayıtlara alınmayacaktır.
- Memur emekli olması durumunda, maaşından tahsil edilemeyen katılım payı, Sosyal Güvenlik Kurumu’na gönderilerek emekli maaşından tahsil edilecektir.
- Devlet memuru veya bakmakla yükümlü olanlar muayene olduktan sonra devlet memurunun ölmesi durumundan muayene katılım payı alınmayacaktır.
- Devlet memurlarının aylıklarından her ay için maaşlarından yapılacak kesinti miktarı brüt asgari ücretin %20 sini geçmeyecektir. Yani 133,2 TL’yi geçmeyecektir. Kesinti yapılacak katılım payının bu miktarı (133,2 TL) aşması halinde kalan tutar sonraki aylardaki aylıklarından kesilmeye devam edilecektir.
- Muayene katılım paylarına ilişkin yersiz bir kesintinin yapılıp yapılmadığına ilişkin bir tereddüt doğması durumunda, memurun talebi üzerine maaş mutemetliklerince gerekli bilgi verilecektir. Yersiz kesinti olması durumunda gerekli işlemler yapılacaktır…

Yeşil Kartlılar da Katılım payı ödeyecek…
Devlet memurları gibi Yeşil Kart kapsamında sağlık yardımı alan tüm vatandaşlarımızda yukarıda belirttiğimiz katılım payı ücretlerini ödeyeceklerdir. Memurlardan tek farkı Yeşil Kart sahibi olanlar, tedavi ve muayene ücretlerini eczaneye ödeyecek olmalarıdır. Yeşil kart sahipleri her bir reçeteleri için katılım payı ödeyeceklerdir.
Yeşil kartlıların birinci basamak sağlık kuruluşunda, yani sağlık ocağındaki tedavilerinden ve acil poliklinik muayenelerinden herhangi bir ücret talep edilmeyecektir…
dsirikligil@gmail.com

Devamını Oku!